Introduction
Introduction Statistics Contact Development Disclaimer Help
# taz.de -- Gazetecilik yargılanıyor: Ahmet Şık'ın engellenen beyanı
> „Çünkü ne yaparsanız yapın ne hakikati aramaya devam etmekte, ne de
> hakikati bulduğumuzda sahibi olan halka teslim etmekte bir an bile
> tereddüt etmeyeceğiz.“
Bild: „Yani, iddia ettiğinizin aksine gazetecilik suç değildir.“
„Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzen…
suç işlemek“ iddiasıyla yaklaşık bir yıldır tutuklu yargılanan gazete…
Ahmet Şık, dün (25 Aralık 2017) beşinci kez hâkim karşısına çıktı. …
iktidar, medya ve yargıya yönelttiği eleştirileri sonrası savunması yarı…
kesilerek duruşma salonundan çıkarıldı.
Ahmet Şık'ın, Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ tarafından
tamamlanmasına izin verilmeyen 175 sayfalık savunması şöyleydi:
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, yeni adli yılın açılışı vesi…
Kasım 2017’de yaptığı konuşmada çok çarpıcı veriler ortaya koydu. 20…
adli suç istatistiklerine göre 80 milyonluk ülkemizde yaklaşık 6 milyon
900bin şüpheli bulunduğunu açıklayan Cirit; “Demek ki Türkiye’de, nü…
oranladığımızda yüzde 8 civarında kişi şüphelidir. Haklarında ilk der…
soruşturma yürütülmektedir“ dedi.
Bu sözleri referans alsak bile, ülke nüfusunun yüzde 8’inin şüpheli olm…
çok yüksek bir oran. Ama Yargıtay Başkanı Cirit’in yaptığı basit hesap
hatasını düzeltmek gerekiyor.
Şöyle ki;
0-15 yaş grubunda yer alanlar ile akıl hastalarının ve benzeri isnat
yeteneği bulunmayan insanların ülke nüfusuna oranı yaklaşık yüzde 25’…
Bir yüzde 10 da bedensel engelli olan ya da yatalak ve fiziken suç
işleyemeyecek durumda olan insanlar var.
Bu iki kategoride yer alanları hesaptan düştüğümüzde, yasalar karşısı…
isnat yeteneğine sahip yaklaşık 50 milyon insan kaldığını söyleyebiliri…
Eğer, Yargıtay Başkanı’nın ifade ettiği gibi yaklaşık 7 milyon şüph…
varsa bu oransal olarak ülke nüfusunun yüzde 15’inin devlet nezdinde
şüpheli görüldüğü anlamına gelir. Başka bir deyişle sokaktaki her 7 k…
biri şüpheli.
Buradan yola çıkarak günümüz Türkiye’sini kısaca özetlemeye kalksak
karşımıza çıkan tablo şöyle bir şey oluyor:
Çoğulculuğa değil çoğunlukçuluğa sırtını dayayarak memleketin kendin…
olmayanlarına değişik biçimlerde ve düzeyde terörist muamelesi yapan bir
iktidar var.
Terörist muamelesini akıl almaz suçlamalara dönüştüren iktidar güdümü…
bir yargı var.
Hakikati örtbas eden, gizlenen her gerçekle ortak geleceğimizin
karartılmasına suç ortaklığı yapan bir medya var.
Her şey gözlerinin önünde cereyan ederken korkuyla ya da konforunun
bozulacağı endişesiyle bir suskunluk sarmalına hapsolmuş bir sessiz
çoğunluk var.
Hal bu iken, tamamen zalimliğe adanmış ve kötülüğünü şiddetle besleye…
dikta rejiminde doğal olarak, özgürlüğünün sınırlarını genişleten d…
kötülük oluyor.
Öyle maharet ya da zekâ gerektiren bir kötülük değil. Gücü elinde tutma…
kibri ve pervasızlığıyla hayata geçirilen sıradan ve organize bir kötül…
Kötüler. Farkındalar ve biliyorlar kötü olduklarını. Ve bu da, onları d…
kötü yapıyor.
Bu karanlık iklimi yaratanlar kendileriyle ve kötülükleriyle yüzleşmenin
ağır sonuçlarını geciktirmek için de kendilerinden olmayanları, kendileri
gibi olmayanları, suçlarını ifşa edenleri suçluyorlar.
Bu tablonun ortaya çıkmasında AKP iktidarının en güçlü silahı kuşku y…
medyası oldu. El koymalar, satın almalar yoluyla iktidar sözcülüğünü
üstlenen bir medya inşa edilmişti. Ancak kamusal etki yaratma becerileri
olmadığı için ana akım diye anılan medya gruplarının da istenilen çizg…
getirilmesi gerekiyordu.
AKP iktidarı, bugünün azılı düşmanı olan yakın geçmişteki suç orta�…
Cemaati’nin yadsınamaz katkılarıyla, hedefledikleri ortak menzile ulaşma
gayesiyle Türkiye medyasının büyük çoğunluğunu dizayn etti.
Şimdi kumpas olduğu kabul edilen, ancak AKP’nin ele geçirdiği gücün
zulmüyle suç ortaklığını örtbas edip, tüm yükünü Gülen Cemaatinin s…
yüklediği soruşturma / davalar zinciri de bu dizaynda önemli bir rol
üstlendi. Çünkü günümüzde düşman ilan edilenlerin “FETÖCÜ“ denil…
kolaylıkla etkisiz hale getirilmeye çalışıldığı gibi, o dönemde de
kullanışlı sözcük “Ergenekoncu“ idi. Hedef alınanlar tutuklanmıyorsa…
medyanın tetikçilik yaptığı itibar suikastlarıyla susturulmak isteniyordu.
Cemaatin polis ve yargı teşkilatlarındaki örgütlü çetesi, iktidarın siy…
desteği ve korumasıyla “çatlak sesleri“ susturmayı başardı. Holding
medyasının iktidar yancılığına talip olanlar ulufe gibi dağıtılan devl…
ihaleleriyle, bu tür ilişkilerden uzaklaştırılan görece mesafeli olanlar …
vergi cezalarıyla yola getirildi. Her medya grubuna iktidar komiseri olarak
yazarlar, TV programcıları, yöneticiler atandı.
İktidarın hoşuna gitmeyen yazılar yazıp, konuşanlar gazete ve TV
kanallarından birer ikişer uzaklaştırıldı ve bu halen sürüyor.
Kukla bilirkişiniz Ünal Aydemir’in ifadeleriyle söylersek;
“Çağımızda psikolojik harekâtın gizli aracı ve asimetrik savaş takti�…
olarak kullanılan bir dayatma yöntemi olan manipülasyon yapan bir medya
yaratıldı. Kamuoyunu etkileme ve yönlendirme, tereddüttü olanların
zihinlerini karıştırma görevini üstlendi.
İktidarın menfaatleri doğrultusunda yapılan medya manipülasyonlarıyla
siyasi rakipler zayıflatılıp yıpratıldı. Toplumsal muhalefet kriminalize
edilerek kaosa yol açacak gerilimlerle toplumsal kutuplaşma hızlandırıldı.
Meşru siyaset yöntemleri tartışılır hale getirilerek, çoğunlukçuluğa …
bir anlayışla kayıt dışı, anayasaya aykırı siyasete zemin hazırlandı.…
ise medyaydı. Bir çıkar örgütü gibi hareket eden iktidar, medya
organlarının açtığı yolda hedefine ilerliyordu.“
Sözün kısası, bizlerden “terörist“ çıkarma gayesiyle sipariş edilen,
bilirkişinin raporundan yapılan bu alıntılar iktidar medyasının hal-i pür
melalini anlatmaktadır. Aradığınız örgütün kimler olduğunu, suç ortak…
yapan medya gruplarının hangileri olduğunu anlatmaktadır. Ve yine
bilirkişinizin ifadesiyle söylersek; “Manipülasyon ile gerçeği perdeleye…
çıkar örgütlerinin hedeflerine/amaçlarına uygun yayıncılık yapmak
gazetecilik değildir.“
Hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yok. Olmamalı. Elbette gazetecilerin…
Ancak suçlama konusu yapılanlar mesleki faaliyetler. Hâlbuki gazeteciler,
kasıtlı biçimde yalan haber üretiyor, gerçeklerin üzerini örtüyorsa, ba…
bir ifadeyle mesleğini güç odaklarının arzuladığı ve emrettiği biçimd…
üretimine, algı yönetimine hasretmişse etik bir suç işlemiş olurlar. Anc…
bu suçu yargılayacak ve cezalandıracak olanlar terör mahkemeleri değil,
bizzat okurlar/izleyiciler ve gazetecilik meslek örgütleridir.
Yani, iddia ettiğinizin aksine gazetecilik suç değildir. Siz de çok iyi
biliyorsunuz ki, mesleki faaliyetleri suçlama konusu yapmak hakikatten
korkan suçluların telaşıdır. Gerçeği ele geçiremeyeceğini bilenler yal…
söyler. Suç işlemeye devam ederler.
Bizlere yönelik suçlamalarınıza delil diye ortaya sürdükleriniz, hiçbiri
hakkında, yayımlandığı dönemde adli soruşturma açılmamış ve yalanlan…
haber ve yorumlardan ibarettir. Mesleki faaliyetlerden terörist çıkarmak
gibi beyhude bir çaba içerisindesiniz.
Eğer illa yargılanacaksak, hakikati anlatabilecekken anlatmamak gibi ağır
bir suç işlemişsek, bu olmalı. Neyse ki meslek geçmişimizde bu konuda tek
bir leke yok. Zaten, o yüzden buradayız.
İktidara ve yarattığı medya düzenine direnerek hakikatin sözcülüğünü
üstlenmeye çalışan birkaç medya organından birisi de Cumhuriyet’ti. Hed…
alınarak yok edilmek istenmesi de haliyle sürpriz olmadı.
Çünkü organize bir kötülük örgütü olarak varlığını sürdüren ikti…
nezdinde zaten kabarık bir sabıka kaydımız vardı. İfade özgürlüğünü…
katliamla engellenmeye çalışıldığı Charlie Hebdo saldırısına, yolsuzl…
talan düzenine, Suriye iç savaşındaki bir takım yasadışılıklara karşı
alınan tutumla ortaya konan haberler varolan nefreti büyüttü. Yanımıza
bırakılmamalıydı. Bunun için gereken sadece “Allah’ın lütfuydu“. �…
suç ortağının giriştiği taht savaşının sonucu olarak yaşanan 15 Temmuz
kalkışmasıyla o lütuf da gerçekleşti.
Az gelişmiş haliyle bile demokrasi askıya alındı. Can çekişen hukukun me…
kazıcılığını üstlenen kimi yargı mensupları, gömülmesinde görev alm…
hiç tereddüt etmediler.
Bizlerin aylardır hapishanede ve bu mahkeme salonunda yaşadıklarımız da
ülkenin mevcut halinin bir siyasi operasyon bağlamında temsilinden ibaret.
Başka bir deyişle, her şeyin “mış gibi“ yaşandığı ülkede “hukuk…
tiyatrosunun bir temsili bu yaşananlar.
Soruşturma evraklarının kendisi bu siyasi operasyonun, kumpasın delilleri
aslında. Yasaları kişiye göre esnetip daraltan yargı mensuplarının, huku…
nasıl katledildiğinin örnekleriyle dolu bir soruşturma dosyası.
Yalanlarla kurgulandığı çok açık olmasına rağmen ısrarla bizleri hapis…
tutmaya, yargılamaya devam etmenizin bahanesi olan iddianamenizdeki suç
olmayan suçlamalar, delil olmayan deliller, kimisi sahibinin sesi tanıklar
ve basın özgürlüğünü hedef alan bu suikastın tetikçiliğini üstlenen
medyanın geride bıraktığı izler bu kumpasın nasıl sahnelendiğini ortaya
koyuyor.
Hepsini tek tek anlatacağım. Ama öncesinde, Cumhuriyet'e yönelik kumpasta
görev alan meslektaşlarınızın, talimatları yerine getiren birer memurdan
öte kişiler olmadığının kanıtı olan bir evraktan bahsedelim.
Ancak konuyla ilgisi nedeniyle bir hatırlatmada bulunmak elzem.
Hâkim-Savcıların, önlerine gelen dosyalarla ilgili herhangi bir inceleme
yapmadan, “kopyala-yapıştır“ diye tabir edilen yöntemle kararlar verdi�…
yönelik çok sayıda örnek değişik soruşturma ve davalar sırasında dile
getirilmişti. Aldıkları talimatların gereğini yerine getiren sözde tarafs…
ve sözde bağımsız bu hâkim-savcılar, haklarında adli ya da idari herhangi
bir soruşturmanın açılmayacağını bilmenin rahatlığıyla bu suçları
işlediler. Halen de devam ediyorlar. Şimdilik kendilerine, benzer suçlara
imza atan Cemaat'in çetesine mensup hâkim-savcıların mevcut hallerini
anımsatmakla yetineceğim.
Yargının tarafsız ve bağımsız olmayıp verilen talimatları yerine getiren
bir iktidar sopası olduğunu söylediğimizde bozulup kızanlarınız oluyor.
Buna hakkınız olmadığını Cumhuriyet komplosunun soruşturma dosyasında
bulunan bir evrakla kanıtlayalım.
Cumhuriyet operasyonunda gözaltına alınacak isimler belirlendikten sonra,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul 5'inci Sulh Ceza Hâkimliği�…
başvurur. Çeşitli suçlamalar yöneltilerek arama, el koyma ve gözaltı
işlemleri yapılması için gerekli hâkim izni talep edilir. Orhan Erinç, Ak…
Atalay, Önder Çelik, Turhan Günay, Bülent Yener, Günseli Özatalay, Bülent
Utku, Aydın Engin, Murat Sabuncu, Hikmet Çetinkaya, Musa Kart, Mustafa
Kemal Güngör, Hakan Karasinir, Güray Öz ve Can Dündar gözaltına alınacak
isimler olarak belirlenmiştir. 30 Ekim 2016'da yapılan bu başvuruyla ilgili
5'inci Sulh Ceza Hâkimi Cevdet Özcan gerekli izni verir.
Bildiğiniz gibi 31 Ekim 2016 sabahı erken saatlerden itibaren operasyona
başlanır. Yurt dışında bulunan Can Dündar ve Akın Atalay dışındaki
şüpheliler gözaltına alınır. Adreslerinde bulunamayanların da kendileri
savcılığa gider. Bu arada medyadan, haklarında gözaltı kararı verilenler
arasında Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri Nebil Özgentürk, Müslüm
Özışık ve Eser Sevinç’in de bulunduğu haberleri yayımlanır.
Avukatlarımız aynı gün, gözaltı kararına itirazlarını içeren bir dile…
izni veren 5'inci Sulh Ceza Hâkimliği’ne iletmek üzere başsavcılığa
verirler. İktidar medyasına açık, avukatlarımıza gizli olan dosyada kimler
hakkında gözaltı kararı bulunduğundan emin olunamadığı için isimleri
medyada yayımlanan Nebil Özgentürk, Eser Sevinç ve Müslüm Özışık'ın …
adlarına itiraz dilekçesinde yer verilmiştir.
İtiraz dilekçesini “inceleyen“ İstanbul 5'inci Sulh Ceza Hâkimi Cevdet
Özcan, gözaltı işleminde düzeltilecek bir husus bulunmadığını belirter…
itirazı reddeder. Sulh Ceza Hâkimi Cevdet Özcan, kendi verdiği izin
kararında bulunmayan Sevinç, Özgentürk ve Özışık'ın gözaltına alınm…
halde gözaltında olmalarında düzeltilecek bir husus bulunmadığına karar
vermiştir. İtirazın reddine yönelik başvuruyu “inceleyen“ 6'ıncı Sul…
Hâkimliği de itirazın reddine karar verir. 6'ıncı Sulh Ceza Hâkimi Fevzi
Keleş de, tıpkı 5'inci Sulh Ceza Hakimi Cevdet Özcan gibi, gözaltında
bulunmayan Nebil Özgentürk, Eser Sevinç ve Müslüm Özışık'ın gözaltı
işlemlerinde hukuka aykırı bir yan bulunmadığını söylemiştir.
Bu arada, gözaltı talep listesine isminin konulmadığı fark edilen Kadri
Gürsel'in de, talimatla ilgili “hata düzeltilerek“ 31 Ekim 2016 günü
öğleden sonra gözaltına alındığını da hatırlatalım.
Şimdi, soruşturma dosyasının kendisinden kumpası anlatalım:
Bizleri FETÖ’cü olmakla da suçlayan FETÖ sanığı savcınız Murat İnam…
inanırsak eğer, soruşturma 18 Ağustos 2016’da başlatılmış. Resen soru…
tutanağına göre; “Bazı basın yayın organlarında çıkan köşe yazıs�…
haberlerde Cumhuriyet gazetesinin PKK ve FETÖ/PDY terör örgütleri
tarafından ele geçirildiği ve gazetenin bu örgütlerin menfaatleri
doğrultusunda çalıştığından bahsediliyormuş.“
15 Temmuz darbe kalkışmasından 2 gün önce, 13 Temmuz’da gazetenin yazarı
Aydın Engin de yazısına “Cihanda sulh peki yurtta ne?“ başlığını at…
Savcı İnam eksik olan parçayı bulmuş. Çünkü darbeyi gerçekleştirenler
kendilerine “Yurtta Sulh Konseyi“ adını vermişler. Hal böyle olunca da
Cumhuriyet gazetesi yöneticilerinin PKK ve FETÖ bağlantıları bulunduğu
şüphesi doğmuş. Bu şüphe de soruşturma açmak için yeterliymiş.
Daha önce, dini araçsallaştıran bir şarlatanın örgütüne, rüzgâr ters…
esince de bir diğer güç odağına iradesini teslim eden Savcı İnam böyle
söylüyor. Savcı İnam, Aydın Engin’in yazısının başlığının şüph…
nasıl bir delil haline geldiğini de iddianamede şöyle açıklıyor:
“son derece manidar, “dikkat çekici olduğu görülmüştür“, bu durumu…
bir tesadüf olarak değerlendirilemeyeceği açıktır“, “yazının başl�…
tesadüf olamayacağı…“
Yani, “manidar“, “tesadüf olamaz“, “dikkat çekici“ başka da bir …
Aslında bu suçlamaya ve zihniyete dair söylenecek tek şey, hukuktan bihaber
bir savcının ve kendisi düzeyindeki daha birçoğunun, yargı teşkilatı i�…
bulunmasının ve bu operasyonda görevlendirilmesinin “manidar“ olduğudur.
“Kandırıldım“ denilmesini siyasi özeleştiri kabul edip, “ben de bunl…
yardım ettim“ itirafındaki suçu soruşturmayan bir yargının iktidarın s…
olduğu gerçeği ise bize, bunun “tesadüf“ olamayacağını “dikkat çe…
biçimde kanıtlıyor.
Savcının şüphelerine dayanak teşkil eden, ulusal basında çıkmış haber…
yorumlardan 8'i operasyonun başlatıldığı 18 Ağustos 2016 tarihinden önce
yayımlanmış.
Savcı, Cumhuriyet gazetesine yönelik suçlamada PKK’den bahsediyor. Ama
dayanak aldığı bu 8 yazının hiç birinde Cumhuriyet ve PKK ilişkisine dair
tek bir satır yok. Bolca FETÖ yalanı var. Zaten savcı da soruşturma boyunca
yaptığı tüm yazışmalarda bu iki örgütün, FETÖ ve PKK’nin adını an…
Tutuklamalar da bu iddia üzerine gerçekleşiyor. Ancak iddianame çıktığı…
görüyoruz ki o güne dek adı anılmayan bir diğer örgüt DHKP-C de işin i…
sokulmuş. Bu örgütün de kumpas dosyasına dâhil edilmesinin tek kanıtı i…
tarafımdan yazılmış bir haber. Mehmet Selim Kiraz’ı öldüren DHKP-C’l…
olay sırasında telefon aracılığıyla gerçekleştirilen bir söyleşinin
gazetede yayımlanmış olması.
31 Ekim 2016’da yapılan operasyondan iki ay sonra örgüt propagandası
yaptığım iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklandım. Ancak bu suçlamadan…
süre hapiste tutulmam mümkün olmadığı için birkaç ay sonra Cumhuriyet a…
davasına suç vasfı değiştirilerek eklendim. Böylece, soruşturma boyunca
ortada olmayan DHKP-C suçlaması da dosyaya eklenerek “kokteyl örgüt“
iddianamesi tamamlanmış oldu.
Sorumluluğu bana ait olan bir haberden yola çıkarak tüm sanıklara suçlama
yöneltmek bu konuyla ilgili tek hukuksuzluk değil.
Daha önce aynı haberle ilgili açılmış soruşturmada verilen takipsizlik
kararının yasadışı bir şekilde kaldırılmış olması suçu da var. Suç…
Savcı Fahrettin Kemal Yerli. Daha önce mahkemenizde bu suçun nasıl
işlendiği size anlatıldı. Ancak, gazetecilerin mesleki faaliyetlerinden
örgüt çıkarmaya çalışan heyetiniz bu suça göz yumdu. O halde soralım:
Savcılarınızın suç işleme özgürlüğü mü var? Bu özgürlüğü sağl…
yöneticiler kimler? Ve bağımsız ve tarafsız olduğunuz iddiasındaki sizler
gerçekten ancak böyle suç işlenerek üretilebilen bir iddiayı dikkate alac…
mısınız?
Kumpasçıların izlerini takip ettiğimizde bu komplonun adım adım nasıl
hayata geçirildiğini de anlıyoruz. Ortaya çıkan tablo kabaca şöyle bir �…
oluyor:
İktidarın ve bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın nefretini çekmiş ve susturu…
istenen, hapse konulup orada kalmaları istenen bazı gazetecilerin de
çalıştığı bir gazete Cumhuriyet. Gazete içi iktidar ilişkilerinin ve
mücadelelerin taraflarından biri olan Alev Coşkun da, bu nefreti kişisel
hırsları ve menfaatlerinin aracı olarak kullanmak gayesiyle sahne alan bir
isim. Alev Coşkun, vakıf yönetiminin belirlendiği seçimleri
kriminalleştiren asılsız suçlamalar ve iftiralarını bir ihbar mektubu
haline dönüştürerek 22 Mart 2016’da saraya gönderiyor.
“Allah’ın lütfu“ olarak görülen 15 Temmuz kalkışmasından sonra yok
edilmesine karar verilen “düşmanlarla“ ilgili planları uygulayacak dosya…
oluşturulmaya başlanır. Zamanı gelince kullanmak üzere bekletilen Alev
Coşkun’un mektuplarıyla da vakıf seçimlerine ilişkin dava ve tartışmal…
bir örgüt soruşturmasının omurgası olarak kullanılıp Cumhuriyet’e yö…
operasyonun hazırlıklarına başlanır.
Kumpas davaları sürecinde Cemaatin sıklıkla başvurduğu yöntemlerden biri
olan sahte ihbar mektupları / e-postaları gönderme yönteminin yerini artık
kısa adı BİMER olan Başbakanlık İletişim Merkezine yapılan “şikâyet…
almıştır. Cumhuriyet’e yönelik hukuksuzluklara kanuni kılıf hazırlamak…
iddianamenizde de suçlama olarak karşımıza çıkarılacak iddialara uygun
“şikâyetler“, tesadüf bu ya BİMER’e gönderilmiştir.
İsmini gizleyen bir kişi tarafından 19 Temmuz 2016’da gönderilen ilk
şikâyette Cumhuriyet Gazetesi FETÖ’cülükle suçlanmış:
“15 Temmuz Darbesi ile ilgili Cumhuriyet Gazetesi olayları saptırmış ve
FETÖ Terör Örgütünü ve Fethullah Gülen’i koruyucu ve olayların dış�…
tutucu yalan ve kafa karıştırıcı haberleri gazetesine utanmadan basmış“
denilmiş.
Nokta koymaksızın, gramer kurallarını da altüst eden böyle bir cümle
kurmasının yanı sıra, yönelttiği suçlamalarla bu operasyonda görev alan
savcılara rakip olacağını kanıtlayan ihbarcı, sonra da suçlamaları
sıralamış.Bu şikâyet, 14 Kasım 2016’da Cumhuriyet dosyasına eklenmiş.
BİMER kanalıyla yapılan ikinci şikâyetin tarihi 14 Ağustos 2016. İhbarc�…
bu kez gizli değil, Turan Kılıç adında biri. Selam ve dualarını saygıde…
devlet büyüklerine gönderip “Âmin“ diyerek dindar olduğunu da kanıtla…
girişen ancak yalan söylemek gibi bir günaha imza atmış ihbarcı Turan
Kılıç. İddianamede karşımıza suçlama olarak çıkacak şikâyetlerini
sıralamış:
“Cumhuriyet Gazetesi, Türkiye’yi DEAŞ’e yardım ediyor yaygarası yapı…
bundan da Türk Hükümetini sorumlu tutuyordu hep“.
Savcılarla aynı bakış açısına sahip olduğunu, kurduğu cümlelerle kan�…
ihbarcı, takip ettiği bazı basın organlarından öğrendiği “bilgilerle�…
kanıya kapıldığını söylemiş. Murat İnam’ın yerinde olsa resen soru�…
tutanağına, “bazı basın yayın organlarında çıkan köşe yazısı ve
haberlerde…“ diye başlardı kesin. Zaten savcıyla aralarında fark olmayan
düşünce sistematiği sonraki cümlelerinde de kendini ele veriyor:
“15 Temmuz darbe girişimini yapan hainler hem DEAŞ’e yardım ediyor hem de
Cumhuriyet Gazetesi’ne görsel olarak bilgi ve haber veriyorlarmış ki bu
gazete öyle net yazıyordu… Cumhuriyet Gazetesi HDP’nin haber ve yayınlar…
taraflı olarak, haklı ve kibar ve sevimli olarak yazıyordu.“
Neyse ki ihbarcımız, “Terör örgütlerini sevimli göstermek“ gibi bir
suçlamaya iddianamede yer veren savcılardan daha insaflı! Örgüt değil HDP
diyor.
Bu şikâyet de 12 Ekim 2016’da Murat İnam tarafından ana dosyayla
birleştiriliyor. İhbarcının da 29 Eylül 2016’da müşteki sıfatıyla
ifadesinin alındığını yazışmalardan ve evraklardan anlıyoruz.
Savcıların bunca ciddiye aldığı bu ihbarcı kimmiş bakalım. İhbarcımı…
ilgili yapılan basit bir internet araştırmasıyla karşımıza çıkan sonu�…
Cumhuriyet’e yönelik operasyonun emrini veren adrese ilişkin de fikir
veriyor. Turan Kılıç’ın Facebook profilinde yer alan beğenilerden sadece
üçü şunlar:
Reis yolunda hedef 2023.
Biz Osmanlı Torunuyuz
Cumhurbaşkanı RTE.
İhbarcımızın “Reis Sevdalısı“ amigo düzeyinde bir AKP’li olduğu o…
fikre kapılmamızın nedeni sadece Facebook beğenileri değil. Profesyonel
ihbarcı Turan Kılıç’ın AKP’li olması siyasi tercihidir. Bizi ilgilend…
Ancak ihbarcılığının ne kadar ciddiye alınması gerektiği konusunda
söyleyeceklerimiz var.
Bilgisayar korsanlığı yoluyla ele geçirilen ve Wikileaks tarafından
yayınlanan AKP’nin kurumsal e-posta hesaplarına gönderilen iletiler
arasında da Turan Kılıç’a rastlıyoruz. 13 ve 21 Haziran 2015 tarihlerinde
AKP’nin elektronik ihbar hattına gönderilmiş 2 adet e-postasında 7 Haziran
2015 seçimlerinin sonuçlarından yola çıkarak partisinin oy kaybının
nedenlerini anlatıyor.
Turan Kılıç HDP’yi baskı yapmakla suçluyor ama görevli olduğu sandıkt…
çıkan 285 oydan sadece 24’ü HDP’nin. AKP’ye çıkansa 177. CHP ve MHP …
32’şer oy almış. Ama Turan Kılıç HDP’nin baskı yaptığını düşü…
yola çıkarak Doğu ve Güneydoğu’da seçimlerde yapılması gerekeni şöy…
özetliyor: “Sandıklar güvenli yerlere kurulmalı. Açık oy kullanılması
sağlanmalı.“
Turan Kılıç’ın bir diğer e-postası “Oy kaybı ve sebepleri“ başlı…
taşıyor. Kendince bir takım nedenler sıraladığı e-postasında,
savcılarınızın ciddiye aldığı ihbarcının nasıl bir kafa yapısına sa…
olduğunu anlamamıza yardımcı olacak satırlar var.
AKP’nin Van ve İzmir gibi düşük oy aldığı yerlere daha çok hizmet
götürüldüğünü ve bunun oralardaki seçmenlerce dile getirilip alay konusu
olduğunu anlatan Turan Kılıç şöyle devam ediyor:
“AKP hayranı olarak bunlar kanıma dokunuyor. Soysuza ve arsıza haddini
bildirmekte gerek. Tamam, zulüm edilmesin ama “Ne kadar iş o kadar aş“ s…
burada çok gerekli diye düşünüyorum. Hizmetin en kralını görüyorlar, oy
zamanı muhalif partiye açık ara fazla oy çıkıyor. Bu etik mi?“
Buradan hareketle biz de şöyle soralım: “Böyle birisinin, eğer ki
görevlendirilmediyse, yazmış olduğu ihbarı ciddiye almak etik mi?“
Pandora’nın kutusu açılmıştır bir kere, bu kez de Terörle Mücadele Da…
Başkanlığı’nın e-posta ihbar hattına 14 Ağustos 2016’da bir şikâye…
bulunulur. Yazışmalardan ihbarcının kim olduğunu öğrenemediğimiz bu
şikâyetin konusu da Cumhuriyet’in internet gazetesinde yayınlanan bir video
haberle ilgili.
Cumhuriyet’in internet gazetesinin twitter hesabından paylaşılan bir
haberin duyurusuyla ilgili şikâyet, incelenmesi için aynı gün Siber
Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’na yönlendirilmiş. Twitter iletisi…
konusu olan, “Cihatçılar elinde silahla sokağa çıktı“ başlıklı vid…
hep birlikte izleyelim. Olay bu! Peki, Siber Suçlarla Mücadele Birimi
Raporunda ne yazıyor okuyalım: “FETÖ tarafından gerçekleştirilmek isten…
hain darbe girişimine destek amaçlı provokatif paylaşım…“
Elde silah, hangi yetkiyle olduğu meçhul ava çıkmış bu cengâverlerle ilg…
herhangi bir soruşturma yapıldı mı, bilmiyoruz. Ama bu konudaki şikâyet 13
Ocak 2017’de, savcının değerlendirmesi için gönderilerek ana dosyaya
eklenmiş.
Cumhuriyet’in internet sitesinde, Yeni Özgür Politika isimli gazeteden
alıntılanarak yayınlanan bir haberle ilgili şikâyet için de gereği
yapılarak dava açılmış. 21 Aralık 2015’te haberin yayımlanmasının er…
günü Seferihisar adliyesi personellerinden Adnan Yılmaz Seferihisar
Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuş. PKK yöneticilerinden Murat
Karayılan’la yapılmış bir söyleşiden alıntılar yapılan bu haber Cumh…
dışında da birçok yerde yayınlanmış ama onlarla ilgili bir soruşturma v…
mı, bilmiyoruz. Ancak şikâyetten neredeyse 1 yıl sonra 14 Kasım 2016’da,
gazetemizin o dönemdeki internet sitesi sorumlusu Serdar Eroğlu hakkında
“Terör Örgütünü Övmek“ suçlamasıyla iddianame düzenlenip dava aç�…
Tıpkı diğerleri gibi bu da Cumhuriyet soruşturmasının ana dosyasının de…
olmuş.
BİMER aracılığıyla yapılan bir başka şikâyet de, twitter hesabımdan
yaptığım bazı paylaşımlarla ilgili. Anadolu Ajansı Gaziantep Bürosu
çalışanlarından Kerem Kocalar’ın 28 Kasım 2015’de yaptığı şikâye…
2016 Kasım’ında işlem yapılmaya başlanmış. Gaziantep Başsavcılığı…
başlattığı soruşturmada, 17 Kasım 2016’da “Devleti alenen aşağılam…
suçlamasını düzenleyen 301’inci maddeden fezleke düzenlenerek Adalet
Bakanlığı’ndan dava için izin istenmiş.
Aynı iletiler nedeniyle, beni örgüt propagandasından tutuklatan savcı
Fahrettin Kemal Yerli’nin yürüttüğü soruşturmada da suçlama yöneltild…
Savcı Yerli’ye aynı suç iddiasından ikinci bir soruşturma
yöneltilemeyeceğini anlatınca da soruşturmalar hakkında birleştirme karar…
verilerek dava açıldı.
BİMER aracılığı ile ya da benzer yöntemlerle Cumhuriyet’e ve bizlere
yönelik operasyonu “dolu“ gösterme çabaları bunlardan ibaret. Sanki bir
yerlerden düğmeye basılmışçasına ardı ardına yaşanan tüm bu kötül�…
tesadüf mü diyelim yoksa manidar mı?
Komplonun nasıl kurgulanıp sahnelendiğini anlatıyorduk, devam edelim.
Yöneltilecek suçlamaları tutarlı göstermek için, bu aşamada internet ar�…
taramasına girişilmiş. İddianamede yöneltilecek suçlamalarla örtüşecek
yazılar aranmış. Çok uğraşmaya da gerek olmamış. İktidar medyasında
tetikçilik yapanların ya da Cemaat’ten boşalan AKP yancılığını MHP ile
birlikte üstlenen ulusalcılık bataklığında debelenenlerin yalanları bir
araya getirilip, “delil“ denmiş.
Cumhuriyet Gazetesinde ya da internet sitesinde yayınlanan haberler için de
arşiv taraması yapılmış. Benzer yöntemi, ODATV soruşturması sırasında
Cemaat Çetesi de yapmıştı. ODATV internet sitesinin arama bölümüne,
“Fethullah Gülen, Ergenekon, Balyoz“ vb anahtar sözcükleri girdikten son…
karşılarına çıkan haberleri delil diye dosyaya boca etmişlerdi.
Bu yöntem, aynı şekilde Cumhuriyet’in internet sitesinde de uygulanmış.
Kime, ne hakkında suçlama yöneltilecekse arama kısmına kişi adlarını ya…
anahtar sözcükleri girerek suçlama yöneltilecek yazılar aranmış.
Basın kanunu uyarınca yasal süre sınırı olan 4 ay içinde herhangi bir
soruşturma/dava açılmamış olan haber ve yorumlar suç delili diye dosyaya
konmuş. Eğer bu yazı/yorumlar suç içeriyorsa Murat İnam’dan önceki bas…
savcılarınız neden işlem yapmamış? En azından görevlerini kötüye
kullanma/ihmal etme suçlarını işlemiş olmazlar mı?
Her birimizin twitter iletileri incelenmiş. Ayıklama bile yapılmadan, ne
anlatmaya çalıştığımızı bile anlamadan suç delili yaratılmaya çalı�…
Bir sonraki adımda ise tetikçi kadrosundan iktidar medyasında istihdam
edilenler devreye sokulmuş. İddianameye konulacak, yöneltilecek
suçlamalarla örtüşen sipariş yazılar yazdırılmış. TV’de program
yaptırılmış.
Kumpasın en önemli dayanağını ve iddianamenin de omurgasını oluşturacak…
rapor için de, yeteneklerini savcılarınızın bildiği bir “bilirkişi“
bulunmuş. Savcılarınızın yasaları ihlal ederek görevlendirdiği Ünal Al…
adındaki bu sözde bilirkişi, bilişim eğitimi almış. Ama ne gam! Gazeteci…
yargılamasında haber metin çözümlemesi yaptırılmış kendisine. Daha do�…
bir ifadeyle söylersek, sipariş edilen yalanların anlatıldığı bir metne
bilirkişi sıfatıyla imzası atılmış.
Tıpkı iddianame gibi sözde rapor da, dönemin ruhuna uygun bir gazetecilik
tarifinden yola çıkarak mesleki sınırları daraltılıp yeniden belirliyord…
Ele alınacak konunun haber değeri taşıyor olması, kamusal fayda, basının
kamu adına denetim yapma görevi gibi birçok esas ilkenin göz ardı
edilmesini emrediyordu. Raporda, “Yeni Türkiye’de gazeteciliğin sınırı…
iktidarının, liderinin ve kendisine eklemlenmiş güç odaklarının
menfaatlerini zedeleyen, suçlarını anlatan hiçbir konunun
haberleştirilemeyeceği olarak çizilmişti. Hakikati anlatan haberler mi
yaptınız? Sahibinin bilirkişisinin raporuna ve buradan yola çıkarak
suçlamalar yönelten savcılara göre bunun adı gazetecilik değil,
manipülasyondu.
Bu raporun bir bilirkişiye mi yoksa hükümet komiserine mi yada iktidar
yanlısı bir medyacıya mı ait olduğunu bilmiyoruz. Bir ihtimal sanal âlemde
boy gösteren bir dolu trol hesap sahiplerinden biri de olabilir. Twitter
hesabındaki paylaşımları bu kuşkumuzu güçlendiriyor. Sözde bilirkişinin
hazırladığı sözde raporda itibar eden savcılarınızın da pek farklı
olmadığını söylemek yerinde olur.
Savcılarınızın bilirkişi seçimleri gerçekten çok tuhaf. Haber çözüml…
içeren medya raporunu bilişim eğitimi almış kişiye hazırlatan savcılar�…
dijital inceleme raporu için de nakliye ve lojistik uzmanı olduğunu
söyleyen bir kişiyi tercih etmiş.
Bu tuhaflığın ardındaki isim, Fahrettin Kemal Yerli. Tutuklanmamdan 3 ay
sonra, nedense cep telefonuma el koyma kararı alan Savcı Yerli, dijital
inceleme yaptırmak için Bülent Tosun’u görevlendirmiş.
15 Mart 2017 tarihli “Bilirkişi Yemin ve Evrak Teslim Tutanağı“nda Büle…
Tosun nüfus kayıt bilgilerinden sonra uzmanlığını şöyle anlatıyor:
“Nakliye, lojistik uzmanı. İngilizce, Almanca tercüman olarak görev yapar…
Kişisel sosyal medya hesaplarında da Bülent Tosun, Adli Bilirkişi olduğunu
hava, kara, deniz ve tren yoluyla yapılan her türlü nakliye ve lojistik
konuları ile depolama konusunda çözümler ürettiğinden bahsetmiş. Lisans
eğitimi ise ekonomi üzerine olan Bülent Tosun’un cep telefonu incelemesi
yapması için neden seçildiği ise sanırım sadece bizler için tuhaf olmasa
gerek.
Sözde bilirkişinin sözde raporundaki yalanları tekrarlayacak “tanık“
ihtiyacı da kadrolu tetikçilerden seçilir. Hocaefendilerinin örgütünden
AKP’ye transfer edilen Latif Erdoğan ve Hüseyin Gülerce ile Cem Küçük
emirleri yerine getirirler. Mahkeme Başkanı olan sizin “dedikoducu“ diye
değer atfetmediğiniz bu kişiler savcılarınızın makbul/muteber tanıkları
olurlar. Sizin, “söylediklerine “hukuki değer biçmediğiniz“ bu tanık…
yalanlarıyla iddianame oluşturulur.
Görevlendirilmiş bu 3 yalancı tanığın zırvalarında iddianamenizde nası…
verilmiş olduğunu tek tek çıkardım. Savcılarınızın hangi suçlamayı h…
tanığın yalan ifadesinden yola çıkarak iddianameye yerleştirdiği bu uzun
metni okuyup vaktinizi almayacağım. Burada slayt olarak gösterdiğim bu
metnin bir kopyasını da size vereceğim.
Savcılarınız ya yalanın kendisine ya da yalancı tanıklarına çok güveni…
olmalı.
Öyle olmasaydı gazetemizin kuryesi Yavuz Yakışkan'ı tutuklamaya
kalkmazlardı. Kuvvetle muhtemel bir diğer olasılık ise yalancı
tanıklarınıza önceden yazılmış senaryoya uygun ifadelerin söylettirilmi…
olmasıdır. Ki bu konuda bizlerin kuşkusu yok.
Hüseyin Gülerce ve Latif Erdoğan kendilerinden söylenmeleri istenenleri
anlattığı ifadelerinde, Cemaatin gazetemize para gönderdiğini ve bunun iç…
de “kurye“ kullanılmış olabileceğini söylüyor. Gazetemizin tek kuryes…
Yavuz Yakışkan'ın ismi tespit edilip sözde araştırma başlatılıyor.
Senaryonun önceden yazılıp buna uygun ifade alındığının kanıtı ise do…
bulunan Yavuz Yakışkan'la ilgili ilk yazışmanın kendisi. 13 Mart 2016
tarihli bu yazışma, o dönemde Başsavcı Vekili olan şimdiki Başsavcınız
İrfan Fidan'ın imzasını taşıyor. Yine Cumhuriyet’le ilgili 2016/9898 es…
numaralı bir başka soruşturma dosyasına ait olan bu yazışma ana dava
dosyasının evrakları arasında yer almış. Yavuz Yakışkan'ın adı da 8
Cumhuriyet çalışanı ile birlikte sayılıp kurye olarak çalıştığı da
belirtilmiş. İsimleri geçen 8 Cumhuriyet çalışanı ile birlikte, FETÖ il
imamı olduğu öne sürülen Mustafa Yıldız'ın 2013 Ocak ayından itibaren
kullanmış oldukları sabit ve GSM telefon numaralarının tespit edilip
bildirilmesi İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nden istenmiş.
FETÖ İl İmamı olduğu öne sürülen Mustafa Yıldız’ın Cumhuriyet çal…
ile ilgisinin ne olduğunu ve neden onlarla birlikte bir araştırmaya konu
olduğunu bilmiyoruz. Ancak Savcı İrfan Fidan, talep yazısında isimleri
geçen Cumhuriyet çalışanlarından birisiyle Mustafa Yıldız’ın bir bağ…
olduğundan emin olmalı ki böyle bir talepte bulunmuş. Yavuz Yakışkan uzun
yıllardır gazetemizde kurye olarak çalışan iş arkadaşlarımızdan birisi.
Talep yazısında isimleri anılan diğer kişilerin tümü Cumhuriyet’in yö…
kadrosundan. Yavuz’un adı neden araştırma yapılacak kişiler arasında
bilmiyoruz. Onu da Yavuz’un gözaltına alınmasıyla öğreniyoruz.
Yavuz’un adına kayıtlı ancak oğlunun kullanımında olan bir cep telefonu
hattından sadece isim benzerliği olan bir başka Mustafa Yıldız adına
kayıtlı bir cep telefonu hattıyla yoğun görüşme kaydı olduğu iddiasıy…
arkadaşımızın gözaltına alınıp suçlanması sadece bize manidar gelmiyor
olmalı.
Anlatmaya devam edelim.
Ana dava dosyasındaki evraklara göre Yavuz Yakışkan'la ilgili 8 ay boyunca
herhangi bir işlem yapılmamış. Çünkü Yavuz'un adının geçtiği ikinci …
28 Kasım 2016 tarihini taşıyor. İstanbul TEM Şube Müdürlüğü, İrfan F…
talebine, Cumhuriyet operasyonunun başlatılmasından 1 ay sonra yanıt
vermiş. Talep edilen kişilerin sabit ve GSM telefon numaralarını tespit
edip göndermiş.
Bu andan sonra da FETÖsanığı savcınız Murat İnam sahne almış. 7 Aralık
2016’da Latif Erdoğan ve 20 Aralık 2016’da Hüseyin Gülerce’nin, Cemaa…
Cumhuriyet’e kurye aracılığıyla para göndermiş olabileceğini iddia
ettikleri ifadelerinin alınmasından sonra, bir kişinin daha tanıklığına
başvurulmuş. Cumhuriyet çalışanlarından Aykut Küçükkaya, 4 Ocak 2017�…
tanık sıfatıyla ifade vermiş.
Ertesi gün, yani 5 Ocak 2017’de Murat İnam, İstanbul TEM Şube Müdürlü�…
bir talep yazısı gönderiyor. Yavuz Yakışkan’ın, Cumhuriyet soruşturmas…
alınan tanık ifadelerinde adının geçtiğini belirterek, kimlik ve adres
bilgileri ile adına kayıtlı cep telefonlarının tespit edilmesini istiyor.
Ayrıca, terör örgütleriyle irtibatı olup olmadığı; Bylock, Kakao, Eagle
iletişim sistemlerini kullanıp kullanmadığının araştırılmasını da ta…
ediyor.
Yavuz Yakışkan’ın adının geçtiği belirtilen tanık ifadesinin sahibi o…
kişi Cumhuriyet çalışanı Aykut Küçükkaya. İfadesinin ilgili kısmı ş…
“Gazetenin getir götür işlerini yaptığını biliyorum. Başka bir şeyini
bilmiyorum. Parasal işlerle hiçbir bilgim yok. En azından 10 yıldır
gazetede çalıştığını biliyorum.“
Bu cümlelerden anlıyoruz ki, Aykut Küçükkaya’nın ifadesinde Yavuz
Yakışkan’ın adının geçmesi Savcı Yasemin Baba’nın yöneltmiş oldu�…
nedeniyle olmuş. “Gazetenizin kuryesi kim?“ ya da “Yavuz Yakışan’ın
gazetedeki görevi nedir?“ şeklinde soru yöneltmiş olduğu yanıtın
kendisinden belli oluyor. Yavuz’un adının yer alması için yönlendirme
sorusu sorulmuş da diyebiliriz. İşte savcınız Murat İnam’ın, “Yavuz
Yakışkan’ın adı geçiyor“ dediği tanık ifadesi budur.
Soruşturma dosyasına konulan evraklara göre bu yazışmalardan sonra, 11 Ocak
2017 ile 20 Şubat 2017 arasında Yavuz Yakışkan'ın adının geçtiği 8 bel…
daha var. Yavuz Yakışkan'ın, senaryoya uygun bir şekilde suçlanabilmesi
için gerekli olan araştırmaların yapılmasıyla ilgili yazışmalar bunlar.
Elbette herhangi bir şey bulunamıyor. Ama Yavuz Yakışkan, kendisiyle ilgili
ilk yazışmada FETÖ il imamı denilen Mustafa Yıldız'la yoğun telefon traf…
tespit edildiği iddiasıyla5 Nisan 2017’de gözaltına alınıyor. Hatta ger…
ortaya çıkmasaydı bu yalanla Yavuz da tutuklanmış olacaktı. Ama gerçekle…
ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu olunca senaryoda aksama oluyor.
Meğerse FETÖ imamı denilen kişi, Yavuz'un oğlunun, Mustafa Yıldız’la a…
adı taşıyan babasının adına kayıtlı telefonu kullanan bir arkadaşıym�…
Basit bir araştırmayla ortaya çıkacak bu gerçek bile avukatlarımızın
dikkatiyle kanıtlanıyor. Ama Yavuz hala şüpheli olarak anılıyor.
Bu arada “basit bir araştırma“ dediğimiz incelemelerin yaptırılmış o…
söylemekte fayda var. Yavuz Yakışkan ve Mustafa Yıldız'ın adlarına kayı…
hatların kullanıldığı cihazlarının İMEİ tespitlerinin yaptırılmış …
da dosyadaki yazışmalardan okuyoruz.
Yani Yavuz Yakışkan'ın da, imam denilen Mustafa Yıldız'ın da aynı adı
taşıyan Mustafa Yıldız'ın da kullanmış oldukları telefonların IMEI
Numaraları tespit edilmesine rağmen bu bilgi gizlenerek gözaltı yapıldığ…
söyleyebiliriz.
Cumhuriyet’i ve bizi hedef alan komplonun sahnelenmesi için artık engel
kalmamıştır. 31 Ekim 2016 günü emir verilir ve düğmeye basılır. Kimseyi
inandırmayacak bu tertibin “kamusal meşruiyet“ sağlanması görevini de
pusuda bekleyen iktidar medyası üstlenir. Ki zaten operasyonun kovuşturma
aşaması da dâhil tüm safhaları medya mahkemelerinden yönetilecektir. Onla…
da sırası geldiğinde anlatacağım. Ama önce 31 Ekim 2016 gününe dönelim.
Önce fezlekenizde yer alacak sonra da iddianameye dönüşecek suçlamalar,
operasyonun olduğu gün öğle saatlerinde twitter’da “tazemavi“ adıyla…
gösteren bir hesaptan yayınlanır. Sanki bilirkişi ya da savcılık görevini
de bu hesabı yönetenler üstlenmiştir. Suçlananların ve avukatlarının
savunma hakkını kısıtlama amaçlı uygulanan gizlilik kararı, kim olduklar…
belli olan bu sosyal medya hesabı ve iktidar medyası için geçerli değildir.
Troll olarak adlandırılan ve siyasal iktidarın adına dezenformasyon yapma
görevi üstlenmiş olan bir twitter hesabında yazılanların Hilal Kaplan’�…
köşesinde yer almasını “tesadüf“ ile açıklamak mümkün olabilirdi. …
tazemazi isimli dezenformasyon görevi üstlenen twitter hesabını yöneten
kişinin Kaplan’ın eşi Süheyb Öğüt olması bu seçeneği ortadan kaldı…
Süheyb Öğüt, aynı zamanda Saraya damat olan Berat Albayrak’ın sağladı…
finansmanla tazemazi isimli hesapta dâhil olmak üzere bir dizi troll hesabı
ve benzer yayınlar yapan internet sitelerini yöneten kişi. 27 Eylül 2015
ile 20 Eylül 2016 tarihleri arasındaki bir yılda açılmış olan 23 ayrı t…
hesap, resmi adı Küresel İlişkiler Derneği olan ancak Boğaziçi Küresel
İlişkiler Merkezi diye bilinen yerden yönetiliyor. 2015 Eylül’ünde
akademisyen İdris Kardaş tarafından kurulan Boğaziçi Küresel İlişkiler
Merkezi ve troll hesaplarıyla ilgili bilgilerin kaynağı ise Redhack
tarafından ele geçirilerek sızdırılan Berat Albayrak’a ait e-postalar.
Berat Albayrak’a 6 Eylül 2015’te Süheyb Öğüt tarafından gönderilen b…
e-postada, troll hesaplarla dezenformasyon yapmak için kurulmuş derneğin
kuruluş belgesi, tüzük taslağı ile yönetim kurulu için önerilen isimler…
sıralanmış. Hilal Kaplan da, kocası Öğüt’le birlikte yönetim kuruluna
önerilen isimler arasında.
Hal böyle olunca, bir troll hesaptan yayılan yalanların Hilal Kaplan’ın
köşesinde yer bulmasını açıklayacak sözcük “tesadüf“ değil “gö…
oluyor. Bu arada T.C. vatandaşlarının vergileriyle finanse edilen troll
hesap yönetme derneğinin, Süheyb Öğüt’ün 6 Eylül 2015 tarihli e-posta…
yer alan bilgilere göre o dönemdeki yıllık gider bütçesinin 1 milyon 724
bin TL olduğunu da ekleyelim.
İktidar medyası tarafından finanse edilen twitter trollerinden duyulan
yalanlar yine iktidar medyası tarafından yaygınlaştırılmaya çalışılı…
Yargı sipariş ettikleri yazıları yayımlatıyor ya da dosyada yer alan bilgi
ve belgeleri sızdırıyor. Sonrasında da o haberleri delil diye dosyaya
koyuyor. Adeta bumerang.
Ancak en manidar olanıysa devletin savcılarının güya “gizlilik“ kararı
verdiği dosyayı devletin haber ajansına sızdırmasıydı.
Sızdırma yoluyla soruşturma yürütme örnekleri 29 Aralık 2016’da benim,…
Nisan 2017’de de arkadaşımız Emre İper’in gözaltına alınıp tutuklan…
sırasında da karşımıza çıktı.
Hatta benimle ilgili soruşturmayı yürüten savcınız Fahrettin Kemal Yerli,
sızdırdıkları bilgilerden yola çıkılarak yapılmış haberdeki iddiaları
dayanak göstererek soru bile yöneltti.
Savcılarınızla ilgili sızdırma suçlaması yöneltmeme bozulmayın. Bakın…
çarpıcı bir örnek daha vereyim.
Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu karar defteri, talep üzerine 17 Kasım 2016
günü bir tutanak düzenlenerek avukatlarımız tarafından savcı Yasemin
Baba’ya teslim edilir.
Suçlananlara, avukatlarına “gizli“, tetikçi medyaya “açık“ biçimde
yürütülen soruşturmada teslim edilen bu evrakla ilgili haber 19 Kasım
2016’da Akşam gazetesinde yer alır.
Konuyla ilgili avukatlarımızın suç duyurusuna ise kovuşturmaya yer olmadı…
kararı verilir. Mafya dilinde buna 'Omerta kuralı’ denildiğini anımsatal�…
Sözde gizli soruşturmadaki bilgiler hemen her gün çeşitli yerlerde
yayımlanırken, soruşturmaya tanık yapılmak istenen kişilerle yapılmış
söyleşiler de iktidarmedyasında yer bulur.Hatta, söyleşi yapılan kişinin
söylememiş olduğu cümleler dahi haberlerin içine yerleştirilir. İsa
Tatlıcan’ın imzasını taşıyan 7 Kasım 2016’da Sabah Gazetesinde yayı…
söyleşi bunlardan en çarpıcı olanı.
Cumhuriyet’e yönelik komploda görev verilen medya çalışanları ile savc�…
Murat İnam’ın, mesleklerinin etik ilkeleri ile kendileri arasındaki derin
uçurumun da kanıtı olan bu söyleşi, aynı zamanda tanıklarınızın ahlaki
düzeyi hakkında da fikir verici.
Cumhuriyet’in editoryal ve idari yönetimine olan nefretini ideolojik
farklılığının beslediği bilindiği için, “fikirlerine“ başvurulanla…
de Ceyhan Mumcu olmuş. Söyleşinin yayımlanmasının hemen ardından da Mumc…
ağzından yazılan bazı ifadeler nedeniyle tanık yapılmış.
Bunlardan birisi, söyleşinin başlığı olarak da uygun görülen, Ceyhan
Mumcu’nun, “Can Dündar darbeyi biliyordu“ şeklindeki “tespiti“. Bir…
de Mumcu’nun, “gazetenin eski üst düzey ismi, 'Cumhuriyet’e çuvallarla…
getiriyordu’ demişti. O para nereden geliyor araştırmak lazım“ şeklind…
iddiası.
Ankara’da yaşadığı için talimatla ifadesi alınan Ceyhan Mumcu’ya
yöneltilmek üzere savcınız Murat İnam, 11 tane soru hazırlayıp göndermi…
9’uncu soru biraz önce alıntıladığım Cumhuriyet’e çuvallarla para ge…
iddiası ile ilgili. Söyleşide herhangi bir isim geçmemesine rağmen savcı
İnam’ın sorusu şöyle: “Medyaya yansıyan açıklamalarınızda Cumhuriy…
Gazetesinin finansmanda sıkıntıya düşmesi üzerine şüpheli Akın Atalay
tarafından çanta içerisinde para getirildiği şeklinde beyanınız yer
aldığından bu açıklamayla ilgili olarak bilgi ve delilleriniz nelerden
ibarettir?“
Buradaki tek sorun, içinde isim geçmeyen bir iddia ile ilgili sorusuna Akın
Atalay ismini ekleyen Savcı Murat İnam’ın giriştiği sığ kurnazlık de�…
Can Dündar’ın darbeyi bildiğine ilişkin “tespiti“ için, “somut bir…
yok. Varsayım olarak öyle bir yanıt verdim“ diyen Ceyhan Mumcu,
Cumhuriyet’e çuvallarla para geldiğine yönelik iddiayla ilgili soruya da �…
yanıtı vermiş: “öyle bir beyanım yok.“
Yani Ceyhan Mumcu, tanık olmasına yol açan ifadeyi kullanmadığını, gazet…
Tatıcan’ın yalan yazdığını söylemiş.
Yalanlanan bir söyleşiyi dahi dosyaya delil diye koyan savcılarınız,
hiçbiri yalanlanmayan adli takibata uğramamış haberlerimizle bizlere
suçlama yöneltiyor. Bu zavallılığa ne deneceğini size bırakıyorum.
Önceki celselerde yapılan savunmalar ve bugün anlatılanların ortaya koydu�…
gerçek çok açık. Bu dava, siyasal iktidarın suç düzenini ifşa edenlerin
mesleki faaliyetlerinin yargılanmasından ibarettir.
Ama sizin iddianıza göre gazetecilik yargılanmıyor. Ancak şu ana kadar
anlattıklarım bir komplonun nasıl sahnelendiğini ve sadece mesleki
faaliyetlerimiz nedeniyle cezalandırılmak istendiğimizin kanıtı.
Bu operasyon; siyasi parti kılığına girerek iktidarı ele geçirmiş bir
çetenin emriyle, yargının kimi mensuplarının görev üstlendiği, medyadaki
tetikçilerin de yalanları örtbas etmeye çalışarak suç ortaklığı yapt�…
komplodur.
Düşünce ve ifade hürriyetinin ortadan kaldırılıp, basın özgürlüğün…
ayaklar altında alınmak istendiği, gazeteciliğin bir siyasi çetenin
menfaatlerine uygun sınırlara çekilmeye çalışıldığı hakikate karşı …
bir suçtur.
Üzerimizden yaratılmak istenen ibret dalgasıyla tüm toplumu korkuya esir
etme amacı taşıdığı için ahlak ve haysiyetten yoksundur.
Hiçbir zaman olması gereken seviyeye erişmeyen, nadir örneklerini
gördüğümüz bireysel çabalarla hayatta kalmaya çalışan yargı bağıms�…
ve tarafsızlığını tamamen yok ettiği için itibarsızdır.
Bu operasyonla amaçlanan bellidir:
Kendilerinden ve kendileri gibi olmayana, suçlarını ifşa edenlere boyun
eğdirmek, diz çöktürmek, teslim almak. Demokrasiyi, temel hak ve
özgülükleri tamamen ortadan kaldırarak kurdukları suç düzenini
sürdürebilmektir.
Bu ülkenin, bu toplumun hafızası hatırlamak istemediklerini, tanık olması…
rağmen görmezden gelmeyi tercih ettiği kötülükleri, sonuçlarıyla
yüzleşmekten korktuklarını kolayca gömebildiği çok derin çukurlardan
oluşuyor. Herkesin kendi elleriyle kazıp, bilinçli bir hafıza kaybı için
kendi elleriyle üzerine toprak attığı çukurlar.
Komplocular bu hafızasızlık çukurlarına güveniyorlarsa çok yanılıyorla…
Çünkü bu operasyonda rol ve görev üstlenenlerin, her kim olursa olsun
yargılanacağından hiç şüphem yok. Ve bazı suçlarının zaman aşımı d…
Komplocular bir dolu suçun yanı sıra insanlığa ve hakikate karşı suç
işlediler. Tek dileğim, şimdiki gibi bir yargının mahkemelerinde
yargılanmamaları. Hukukun üstünlüğü ilkesiyle hareket eden, gerçekten
tarafsız, gerçekten bağımsız bir yargının önünde kendilerini bulmalar�…
Aksi olması halinde, bu komplocuların da adil yargılanması için sonuna
kadar mücadele edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.
Çünkü düşman hukukuna inananların aksine biz, düşmanlarımız için bil…
olması gerektiğini savunmaya devam edeceğiz.
Şimdi, beni neden hedef aldığınız, tutukladığınız ve ısrarla hapiste
tutmaya devam ettiğinizle ilgili gerçekleri konuşalım.
Daha önce çok kez söyledim; tutuklanacağımı biliyordum. 2015 yılı baş�…
haberi gönderilmiş tehdidi yapılmıştı. Nedenini tahmin etmek için kâhin
olmaya gerek yok. Çünkü en iyi bildiğim işi, mesleğimi yapmaya devam
ediyordum.
Demokratik değerlerle hiçbir zaman sıkı bağlar kuramamış, temel hak ve
özgürlükler konusunda kabarık bir sabıka sicili bulunan Türkiye'de
gazetecilik yapan biri olarak hak odaklı habercilik her zaman temel ilkem
oldu. Organize bir suç örgütüne dönüşen devletin; işkence, gözaltında
kayıplar, infazlar, yerleşim yerlerinin boşaltılıp yakılması gibi örnek…
başta gelmek üzere insan hakları ihlallerini sistematik olarak uyguladığı
dönemlerde çok sayıda habere imza attım.
Yasaların kendilerine verdiği yetkiyi, “terörle mücadele“ kılıfı alt…
kişisel hesapları ve menfaatleri için kullanan devlet içi örgütlerin
suçlarını ifşa eden konuları anlattım. Çünkü güç odaklarının gerç…
üzerine örttüğü örtüyü kaldırmanın gazetecilerin görevi ve sorumlulu…
olduğuna inanıyordum. Halen de öyle. Bu nedenledir ki her dönemde tehdit
edilip, her dönemde hedefte olan gazetecilerden biri oldum. Şimdi olduğu
gibi çok kez yargılandım. Suçlayanlar devlet kurumları ya da iktidarlardı.
Sırtımı hakikate dayayarak gazetecilik yapan birisi olduğum, yargılama emri
verenlerin ve yargılayanların amaçları teşhir olduğu için hiçbir davadan
ceza almadım.
Tanığı olduğum, aktarıcılığını üstlendiğim acı dolu birçok hikây…
öğrettiği, temel hak ve özgürlükler ile insan hakları ihlalleri konusunda
devletin ya da iktidarların söylediği hiç bir şeye inanmamak oldu. Şüphe,
yalanların gölgesi olduğu için mesleğin doğrusunun, hep kuşku duyarak
öğrenmek olduğuna inandım. Söylenenlere bakıp söylenmeyenlerin, söylenm…
istenmeyenlerin neler olduğunun yanıtını bulmaya çalıştım. Dolayısıyl…
Türkiye gibi demokratik olmayan, yargının bağımsız ve tarafsız olmadığ…
ülkede, gücü eline geçirip kendi menfaatleri doğrultusunda yol alan
iktidarların söylediği yalanlar gerçekmiş gibi gösterilmeye başladığı…
ona karşı çıkmak görevim ve sorumluluğumdur.
Öte yandan; hiçbir zaman aklımı ve sizlerin aksine hukuka olan inancımı
kinime esir eden biri olmadım. Haliyle, geçmişte suç ortaklığı yapan iki
çetenin taht savaşında, güce biat edenler gibi taraf olmayı da seçmedim.
AKP ve Gülen Cemaati'nin birlikte işledikleri suçlardan birlikte
yargılanmaları gerektiğini söylemeye devam ettim. Dolayısıyla, sadece
iktidar nezdinde gazeteci muamelesi gören tetikçilerden olmadım.
Olmayacağım da. Yani burada bulunmam sürpriz değil.
Demokrasiye uzak ülkelerde iktidar odaklarını en çok korkutan, hakikatin
öğrenilmesinin herkesi birbirine eşit kılacağını bilmeleridir. Bu nedenle
kimi gerçeklerin dile getirilmesini, duyulmasını istemezler. Karanlık
işlerinin gizliliğini devlet sırrı kılıfıyla sağlarlar. Yani devlet sı…
denilen, aslında yasalar aracılığıyla kirletilmiş sulardır. Gazetecilerin
işi ise o sularda kulaç atanların kimler olduğunu bulmaktır.
Talan ve yolsuzlukların yanı sıra; AKP’nin iktidarı boyunca en çok sular…
kirlettiği dönem, Suriye iç savaşında emperyalizmin kendisine biçtiği ro…
gereğini yerine getirdiği faaliyetlerdi. Kimi zaman ölüm tehditlerine de
uzanan, tutuklanacağım yolundaki tehditlerin nedeni de bu konuyla ilgili
Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan yazdığım bazı haberlerdi. MİT'in, Su…
iç savaşında rol ve görev üstlenen cihatçı gruplarla girdiği bir takım
karanlık ilişkileri ortaya koyan bu haberlerden birkaçını anımsayalım:
Haberlerin yayınlanmaya başlamasının ardından, konunun muhatabı olan MİT…
çalışan bir kişi telefonla aradı. Bir süre sonra, iddianamenizin yazacağ…
gibi “Paralelci“ olduğumu, “Cemaat’in adamı olduğumu“ söylüyordu…
Şubat ayında yapılan bu görüşmede, tutuklanacağımı, yaptığımın yan…
kalmayacağını da söylüyordu. Bu deli saçması suçlamalar için ne yapıl…
onu yaptım, güldüm. Ancak, hükümetin,emrindeki MİT eliyle nasıl bir bata…
saplandığını ve nasıl insanlarla iş tuttuğunu göstermesi açısından �…
olan şu diyalogu anımsatmakta fayda var.
Tehdidi yapan MİT’çiye, “Önce dönüp kendinize bakın. İş tuttuğunuz…
gönderdiğiniz silahları ve mühimmatları kendi hesaplarına başka cihatçı
gruplara satıyorlar“ dedim. Verilen karşılık şu oldu: “Biliyoruz. Onla…
tespit ettik, ilişkiyi kopardık“. Yani her şey bu kadar basit.
Yaptığımın yanıma kar kalmayacağı söylenen bu telefon konuşmasının a…
sosyal medya üzerinden tehditler başladı. İşaret fişeğini yakan ise
“Vahdet“ isminde bir gazeteydi. MİT’in tetikçiliğini üstlenen bu gaze…
ayrı bir parantez açmak gerekiyor.
Görünüşte, Vahdet’i çıkaran isim, daha önce Akit’in Ankara temsilcil…
yapan Yener Dönmez’di. Günlük bir gazete çıkaracak finansal kaynağın
nereden bulunduğu, gündelik masraflarının nasıl karşılandığı gibi sor…
yanıtı elbette yok. Ama Vahdet gazetesinin 1 Eylül 2016’da yayın hayatına
son verdiğini de not düşelim. Beni hedef gösteren Yener Dönmez’in de FET…
üyeliği iddiasıyla tutuklandığını, bazı komplolarda rol üstlenen bir B…
kullanıcısı olduğunu da ekleyelim. İşte bu tetikçinin hedef göstermesiy…
tek bir merkezden yönlendirildiği ve yönetildiği anlaşılan tehditler
başladı.
Tehditler sürerken, bir gün Koruma Şube Müdürlüğü’nden olduğunu söy…
bir polis aradı. Bir tebligat ileteceğini söyledi. Davet etmem üzerine
gazeteye gelen memurla avukatlarım Bülent Utku ve Tora Pekin’in ofisinde
görüştük. Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nın öldürüleceğim…
istihbarat elde ettiğini ve yakın koruma verileceğini söyledi. Tehdidin
kaynağını sorunca da, “Mihraç Ural grubu“ yanıtını verdi.
Bu arada beni öldürteceği söylenen Mihraç Ural’dan talimat alarak haber
yaptığıma yönelik bir yalan haberin de, bu davanın Temmuz ayındaki
duruşmaları başlamadan önce tetikçi Yeni Şafak’ta manşetten yayımland…
anımsatalım.
“Suçlarım“ yalnız bunlar değildi. Son olarak 15 Temmuz kalkışmasının
karanlıkta kalması istenen yanlarına dair sorular sorup yanıtlarını bulma…
çalışıyordum.
Bir ara toplam yaparsak;
- MİT'in bazı cihatçı gruplarla girdiği karanlık ilişkilere dair haberler
yapıyorum.
- Her karanlık olayda ayak izine rastladığım MİT'ten birisi arayıp tehdit
ediyor, “Paralelci“ suçlaması yöneltiyor.
- 15 Temmuz sonrası FETÖ'cü olduğu iddiasıyla tutuklanan bir tetikçinin
çalıştığı Vahdet gazetesinde, tıpkı MİT'çinin tehdidinde olduğu gibi
“Paralelci“ olduğum yalanıyla hedef gösteriliyorum.
- Haberle birlikte, aynı merkezden yönetilen bir tehdit furyası başlıyor.
- Emniyet Müdürlüğü koruma kararı alıyor.
- Tehditlerle ilgili suç duyurusunda bulunuyoruz ama şaşırtmayan bir
biçimde, herhangi bir sonuç alınamıyor.
Sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi, bizlerin esir edilmesinin önünüzdeki
iddianame ile ilgisi yok. O iddianame, gerçeği sonsuza dek
gizleyemeyeceğini bilenlerin yalanlarından ibaret. Suçlamalar yöneltenlerin
suçlarının kendisi bizzat o iddianamededir. 14 ay boyunca, iktidarın
talimatlarına uyarak, hukukun bizzat yargı mensuplarınca paspas edilmesinin
nedeni açık. Çünkü hakikatin ışığının sızacağı her boşluk kapat�…
isteniyor. Gazeteciliğin katline yönelik bu operasyonda, tetikçilik
görevini de ne acıdır ki medya üstleniyor. Bilirkişinizin sözleriyle ifade
edersek; “Yalan ve manipülasyonlarla gerçeği perdeleyerek, suç ortaklığ…
yaptığı bir siyasi çetenin çıkarlarına uygun yayıncılık yapıyorlar.�…
Ardında siyasi iktidarın olduğu bu operasyon ilk günden bu yana, hukuka
değil emirlere riayet eden kimi yargı mensupları ve bir siyasi çeteye biat
etmiş medya tarafından yürütüldü. Adına iddianame dediğiniz paçavraya …
diye konulmak istenen yalanlar, operasyondan haftalar önce kimi tetikçilere
dikte ettirildi. Resmi yalanlara dönüşecek suçlamalar, 31 Ekim 2016
gününden başlayarak önce sosyal medyadan ardından mafya medyasının inter…
siteleri, gazeteleri ve televizyonlarından yaygınlaştırıldı. Örnekleriyle
anlattık.
Duruşmalar başlayınca gördük ki, bu komplonun sadece rıza üretimi değil,
yargılaması da medya mahkemelerinde yapılacakmış.
Temmuz ayında başlayan yargılamalarda, her duruşma öncesinde ya da
sırasında, savcı ve hakim kılığına girmiş kişilerden oluşan bir çete,
yalanlarla kurgulanmış belge ve bilgileri tetikçiliklerini üstlenen medyaya
sızdırdı. Hatta iddianame bile sizden önce tetikçilere verildi.
24 Temmuz’da başlayarak ilk duruşmadan birkaç gün önce 19 Temmuz’da ya…
adresi Yeni Şafak gazetesiydi. Soruşturma dosyasına dahi konmayan telefon
kayıtlarım bir yalanla birlikte manşetteydi. Daha önce beni öldürteceği
söylenerek koruma verilmeye kalkışılan kişiden talimat almakla
suçlanıyordum.
28 Temmuz’da duruşma savcınızın vereceği mütalaayı Sabah gazetesinin
internet sitesinden öğrenecektik. Savcınız Hasan Bölükbaşı’nın adı-…
olan belgenin doğru olmadığını açıkladınız. Ama bu belgenin ardındaki
çeteyi araştırma gereği duymadınız.
11 Eylül’de yapılan duruşmada UYAP sistemine dahi yüklenmemiş sözde
kanıtınızı Sabah gazetesinin internet sitesinden öğrendik bir kez daha.
25 Eylül’de vereceğiniz kararı ise henüz duruşma dahi sürerken bu kez de
Star gazetesinin internet sitesinden duyduk.
Bir senkronizasyon sorunu olarak da yorumlanabilecek bu örneklerin anlamı
açıktı. Size talimat verenler bunu gizlemeye dahi gerek duymuyordu.
31 Ekim’deki duruşmada ise, bir başka benzer komplo sonucu kendini hapiste
bulan Osman Kavala’nın, henüz sorgusu bile yapılmamışken telefonundan el…
edilen kişisel yazışmaları geldi mahkemenize. Ama öncesinde Sabah
Gazetesinin internet sitesinde yayınlanması tercih edilmişti yine.
İlk günden bu yana bizlere sürekli olarak gazeteciliği yargılamadığını…
söylüyorsunuz. Bir an için kendimizi size inanmaya zorluyoruz. Ama bu kez
de yönelttiğiniz sorular aklımıza geliyor. Bu mahkemenin konusu olmayan
vakıf seçimlerindeki usulsüzlük iddialarına ilişkin olanları bir kenara
bırakırsak;
“Bu haberi neden yayımladınız?“, “Bu fotoğrafı niçin kullandınız?…
“Yazınıza neden bu başlığı attınız?“, “Bu haberi neden manşet ya…
“Sizi kim işe aldı?“, “Yayın danışmanının görevi nedir?“…
Sorular bunlar.
Sosyal medya paylaşımlarımızdan, haber ve fotoğraflarımızdan,
yazılarımızdan, başlıklardan hatta gazetenin mizanpajından örgüt çıka…
gayretindeki siz, “Görev yaptığınız bu adliyedeki örgütü soruşturun�…
taleplerimize ise kulak tıkadınız. O sızdırmaları kimin yaptığını, si…
talimat niteliğinde olan o sözde haberleri kimlerin dikte ettirdiğini siz
de bizim kadar biliyorsunuz. Zaten bu yüzden taleplere kulak tıkadınız.
Çünküüst düzey makam ve mevkileri işgal edenlerin de aralarında bulundu�…
meslektaşlarınızdan oluşan bu çeteyi soruşturamazsınız.
Oysa benden daha iyi biliyor olmalısınız ki, hukuk gücün kötüye kullanı…
engellemek için vardır. Ve bu yüzden de hukuk siyasetten de, iktidarlardan
da güçlüdür. Elbette olması gereken budur.
Olmadığında ise liyakatle sahip olunmayan makam ve mevkilerde oturanlar,
var gücüyle adaletsizliğe tutunur. Hukuksuzluğa göz yumar. Hukuksuzluk
üzerine kurulu bir düzenin suç ortağına dönüşür. Yaratılan hukuksuzlu…
anlama geldiğini en iyi kendileri bildiği için de pozisyonlarını
kaybetmemek için suç işlemeye devam ederler. Kimi meslektaşlarınızın
yaptığı bunlardan ibarettir.
Yalanlara kılıf uydurmak gayesiyle seçilmiş tanıklarınız vardı. Soruşt…
savcılarınızın muteber/makbul buldukları bazılarının öyle olmadığın…
mahkeme başkanı olarak siz ifade ettiniz. Birazdan onlara geleceğim. Ama
bizlerin “terörist“ olduğunu kanıtlamaya çalışan savcılarınızın i…
de koyduğu ifadelerin sahiplerinin hiçbirinin mahkemedeki beyanlarında
hakkımızdaki suçlamaları doğrulamadığını anımsatalım. Hatta gazeteni…
meselelerine ilişkin savcı odalarında boşboğazlık eden çalışanlar bile
kendi beyanlarının cımbızlandığını, çarpıtıldığını söyleyerek i…
makamınızın nasıl kötü davrandığını da anlattılar.
Mahkemenin niteliğini ortaya koyansa Şükran Soner oldu. Meslek yaşamının
cunta mahkemelerinde geçtiğini belirtip, mahkemenizin de onlardan farklı
olmadığını söyledi. Silivri'de yapılan o duruşmadaki ifadesinde Şükran
Soner, Cemaatin kumpas davalarına atıfla, “Onlar birinci Silivri
Yargılamalarıydı. Şu andaki de ikinci Silivri yargılamasıdır“ diyerek,
komplocuları değişmekle birlikte komploların aynı olduğunu anlattı.
Mahkemenizce muteber/makbul sayılan iki tanığınızın da, performanslarını
hep birlikte izledik. Atatürkçü olduğu iddiasındaki Alev Coşkun’un
Atatürk’ün değerlerinin yeminli düşmanlarıyla suç ortaklığı yapan, …
sevdalısı bir yalancı muhbir tanık olduğu ortaya çıktı.
Alev Coşkun'u sadece bir muhbir tanık olarak değil, Cumhuriyet Gazetesini
saraya peşkeş çekmek için çabalayan bir tanık olarak da tanıdık. O
çerçevede savcının ve tutukluluğumuzda ısrar eden sizlerin de gerçek niy…
ortaya çıktı. Özetle bu dava, Cumhuriyet Gazetesini iktidar yanlısı bir
gazete haline dönüştürmek üzere kurgulanmış bir tiyatrodan ibaret.
Cemaatin nasıl bir şer odağı olduğunu anlayınca kendisine verdikleri öd�…
iade eden Rıza Zelyut vardı bir de. Cemaatin şer odağı olduğunu anlamış…
bu aydınlanmasından birkaç yıl sonra hem de kumpas davalarının sürdüğü
2012’de patronunun talimatıyla Fethullah Gülen ve Cemaatine övgüler düzen
yazı kaleme almış.
Ama kendisine bakarsanız “Türkiye’nin en iyi yazarı“. Tek kusuru var;
talimatla yazı yazıyor.
Doğan Satmış da son dakika tanığınız olarak ortaya çıktı.
Delil diye savcılarınızın iştahla üzerine atladığı söyleşide “En i…
patronunuz kimdi?“ sorusuna, “Sedat Simavi’ydi. Yılbaşlarında bize, i�…
altın olan hediye sepetleri verirdi“ demiş olan Satmış, iddianamenizde
suçlama konusu yapılan bazı haberlerin yayımlandığı dönemde Cumhuriyet
Gazetesi’nde Yayın Danışmanıydı. Herhangi suç olmayan o haberlerle hiç…
ilgisi bulunmadığı halde 34 günlük Yayın Danışmanlığı görevi nedeni…
Kadri Gürsel 11 ay tutsak edildi. Hiçbir sorumluluğu ve yetkisi olmadığı o
haberlerle ilgili Murat Sabuncu, “Tüm sorumluluk benimdir“ dedi ve
tutsaklığının 14'üncü ayını doldurdu.
“Hediye altın veren patron seven“, “Uğruna ölünecek ya da hapis yatı…
haber yoktur“ diyerek hakikati görmezden gelebileceğini söyleyen Doğan
Satmış ise tanığınız oldu. Şaşırmadık.
Çünkü kötülük bir su gibidir. Her zaman en alçak seviyeyi bulur ve oraya
iner. Kişiliğinde bir boşluk, açıklık ya da çatlak bulunan bunca çok
insanın aynı yerde bir araya geldiği bu ülkede kötülüğün bu kadar kola…
organize olması da tesadüf olamaz.
Avukat Bülent Utku, mahkemedeki ifadesinde mesleki deneyiminden yola
çıkarak iddianamenin hukukla ilgilisi olmadığını ayrıntısıyla
anlattı.Savcıların aldıkları talimatların gereğini yerine getirmek için
nasıl hukuk tanımaz kurşun askerlere dönüştüğünü, suçlarını da tek…
sıralayarak gözler önüne serdi.
Avukat Akın Atalay, iftiraların her birini ait oldukları yere; tarihin çöp
sepetine gönderdi. Bilirkişi sıfatlı tetikçilerin yalan söylemekte
savcılardan aşağı kalır yanı olmadığını kanıtladı size.
“İddianame sorunlu, kabul ediyorum“ sözlerini, “Bilirkişi konusunda
serzenişler bizce de haklı“ diyen siz mahkeme başkanından duyduk.
“Tanıkların bir kısmını çağıracağız. Gülerce gibileri değil tabii.
Dışarıdan dedikodu mahiyetinde olan ifadelerin hukuki değeri yok“ sözleri
de size ait.
“Dedikoducu“ diye nitelediğiniz bu tanıkların yalanlarının iddianamede
nasıl işlendiğini ve ne çok yer kapladığını biraz önce size gösterdik.
Omurgasının tamamını bu yalanların kapladığı iddianame üzerinden
yargılamaya devam etmekle kalmayıp bizleri de hapiste tutuyorsunuz.
Eğer ki; dediğiniz gibi bu yalancıların söylediklerine hukuki değer
biçmiyorsanız yapmanız gereken bellidir; bu yargılamayı hemen şimdi
beraatla sonuçlandırıp bu haksızlığa son vermek.
Sözlerinizde bir tekinin adı geçiyor ama dedikoduculardan kimleri
kastettiğinizi anlıyoruz. Birisi 25, diğeri 40 yıl boyunca örgüt denilen
Gülen Cemaati’nde yöneticilik yapmış Hüseyin Gülerce ve Latif Erdoğan.…
diğeri de devr-i saadet döneminde Hoca Efendisi’ne methiyeler düzmüş olan
Küçük Cem.
İddianame ve soruşturma evraklarında imzası olan ve olmayan
meslektaşlarınızın makbul/muteber bulduğu bu tanıkların dedikodu yaptı�…
anlattıklarının hukuki bir değeri olmadığı tespitini yapıyorsunuz.
Çok haklısınız.
Haysiyeti olmayanların, şeref ve onurdan yoksun olanların sözlerinin, değil
hukuki hiçbir değeri yoktur. Çünkü Sevgi Soysal’ın ifadesiyle “Lümpe…
düzenin çamurudurlar.“
Ve düzenin kendisi çamur olmuşken lümpenlerin sözlerini sadece onlarla ayn…
sınıfsal çöplükten beslenenler ciddiye alır.
Sahibinin kim olduğuna göre pozisyon alan bu lümpenler bizleri “terörist�…
ve “vatan haini“ olmakla suçluyorlar. Onlardan övgü dolu bir söz duysak,
asıl o zaman kendimizden kuşku duyardık.
Hukuki değer biçmediğiniz o dedikoduların, iddianamenin tamamında yer
bulmasının, o yalanlardan yola çıkarak suçlamada bulunmakta ısrar etmeniz…
çelişkisinin açıklamasını da size bırakıyorum.
Tanıkları dedikoducu, bilirkişisi taraflı, kendisi de sizin ifadenizle
sorunlu olan bu iddianameyi tensip zaptınızla kabul ettiniz. İftiraları
doğru bulduğunuzu, bizleri peşinen suçlu kabul ettiğinizi de, “Toplanacak
delillerin kuvvetli suç şüphesi içereceği ihtimali bulunduğunu“
belirttiğiniz o tensip zaptınızdan anladık.
Çünkü Menfaatlerine ya da korkularına esir olanların aksine suçun
saltanatına itiraz edenler arasındaydık.
Yalanlarla sürdürülmeye çalışılan kötülüğe; adaletsizlik, eşitsizli…
haksızlık karşısında gözümüzün, kulağımızın, ağzımızın kapatı…
istenmesine; yağma ve talan düzenine tartışmasız bir itaatle razı olmamız
istenmesinedir itirazımız. Ve yanlış olana itiraz ediyor olmamız suçlu
olduğumuzun değil, insan olduğumuzun kanıtıdır. Bizlere yönelik nefretin
nedeni de budur.
Cesur olmak, elbette korkusuz olmak değil. Ama yitireceklerini bilmene
rağmen itiraz edebilmektir. Çünkü korkaklar yaşamaz. Sadece hayatta
kalırlar. Kötülüğe tanık olmak bile insanın ruhunu kirletirken her şeyin
herkesin gözleri ününde yaşandığı bunca kötülüğe sessiz kalmanın, i…
etmemenin neler hissettiriyor olduğunun yanıtını da sessiz çoğunluğun
vermesi gerektiğini yeri gelmişken söyleyelim.
Temmuz ayında yapılan duruşmalar sırasında siz mahkeme başkanıyla aramı…
birbirimizi tanımadığımıza dair bir diyalog geçmişti. Bugünden geriye d…
baktığımızda, bu mahkeme salonunda hukukun nasıl katledildiğine yönelik
ortaya konan performanstan sonra söylüyorum ki yanılmışım. Sizinle ve
duruşma savcınız da dâhil olmak üzere heyetinizin tümüyle tanışıyoruz.
Cemaat kumpasıyla, Ergekoncu suçlaması yöneltilerek açılan davanın yine …
salonda duruşmaları yapılan OdaTv yargılamaları sırasında da vardınız.…
zaman adınız Mehmet Ekinci’ydi. Savcı Cihan Kansız’dı. Hakimler; Hikme…
Seyfettin Mermerci.
Cemaat yargısı da asılsız suçlamalarla adaleti katlediyor, “hukuk varmı…
tiyatrosunun sahnelendiği yargılamalarla katlettiği adaletin cesediyle
oynuyordu. Şimdinin yargısı da aynısını yapıyor. Adaletin tarafsızlık,
bağımsızlık, vicdan ve mantık terazisi bozulduğunda neler olduğunu ve
olacağını bildiğimiz deneyimlerimizin arasına sayenizde bir yenisini
ekledik.
Bir komplo olduğu çok açık olan bir siyasi operasyona suç ortaklığı
yaptınız. Delil olmayan delillerle, suç olmayan suçlamalarla, suçlu
olmadığını bildiğiniz insanları hapiste tuttunuz.
Ya talimatlara uydunuz ya da siyasi saiklerle hareket ettiniz. Ve her iki
seçenekte bizi aynı sonuca ulaştırıyor: Burada Hukuk Yok! Dolayısı ile
adalet de olmaz.
Çünkü güce sahip olanla, o güce biat edenlerin menfaatleri arasındaki
dengenin toplamından adalet çıkmaz.
Çünkü hukuku nefretinin aracı haline getirerek yargı eliyle intikam almaya
kalkışmak diktatörlerin yöntemidir.
Çünkü güçlülerin hukukunun geçerli olduğu dikta rejimlerinde adliyeler,
adaleti yutan kara deliklere dönüşürler.
Ve tüm bunlar yüzünden adaletin yargı yoluyla sağlanamayacağının kanıt…
bizzat bu mahkemenin kendisidir.
Daha ilk celsede çökmüş olan bir davayı, hukuksuzlukta ısrar ederek
sürdürdünüz. Her seferinde de aynı gerekçelerle çıktınız karşımıza.
Bilmelisiniz ki; bir başkasının yalanını sürekli tekrarlayanlar onu
büyütmekle kalmaz, aynı zamanda içselleştirmiş olurlar. O andan sonra da o
koca yalan başkasının olmaktan çıkar. Tekrarlayanlara ait olur. Onların
“Gerçeği“ haline dönüşür. Ya da onlar yalanın esiri olmuş, bir yala…
dönüşmüştür.
Bu siyasi operasyonun yalanlar üzerine kurulu bir komplo olduğu çok açık
olmasına rağmen savcınız ilk günden beri aynı talepleri yineledi. Heyetin…
bu taleplerle örtüşen kararları tekrarladı. Yani bir yalanın esiri haline
dönüştünüz.
Bu yüzdendir ki, sizden yine bir talebim olmayacak.
Söylediklerim, savcınızın ne diyeceğini bildiğim nihai mütalaasına ve �…
önceden bir başka yerde kararlaştırılmış olan, heyetinizin açıklayaca�…
olduğunu bildiğim hükme peşinen bir yanıttır.
Ve yine bir ithamdır.
Avukatlarımızın her biri, büyük saygı duyduğum hukukun üstünlüğüne …
inançlarıyla, bu komplonun sahnelenmeye başlandığı 31 Ekim 2016 gününde…
yana yapılan hukuksuzlukları anlattılar.
Yasaları, Anayasanın ilgili hükümlerini, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay
kararlarını anlattılar. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üz…
uluslar arası sözleşmelerden, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından
bahsettiler. Yapılan ve sizlerin de ortak olduğu hukuksuzlukları tek tek
ortaya koydular.
Elbette, hukukçu olmayanlarla da hukuk tartışılabilir.
Ancak, hukukun üstünlüğü ilkesini menfaatlerine çiğnetenlerle hukuki
tartışma yapmanın bir değeri olmuyor.
Açıklayacağınız hükmün zerrece önemi yok.
Çünkü bu mahkemenin başkanının yalancı tanıkların bazılarının
anlattıklarına atfen söylediği şekilde ifade edersek; açıklayacağınız
hükmün hukuki bir değeri yok. Tıpkı, iktidar kim olursa iradesini o güce
teslim eden savcılarınızın ve bilirkişi dediğiniz kuklaların yalanların…
hukuki bir değeri olmadığı gibi.
İlk günden bu yana alnımız açık, yüzümüz aydınlık, dimdik karşını…
biz, meslek etiğine sıkı sıkıya bağlı gazeteciler olarak tarih karşıs�…
aklandık. Ancak tarihin sizler hakkında vereceği hüküm için iyimser
tahminlerde bulunmak mümkün değil.
Her birimizi, önceden ve başka bir yerde belirlenmiş olan cezalara
hükmedeceğinizden hiç şüphem yok. Ama bilin ki; bir hiyerarşinin kanatlar…
altında verilen talimatların uygulayıcısı olmak, sizleri asla sorumluluktan
kurtarmayacak.
Kanımca, verecek olduğunuz hükmünüze yönelik ihsas-ı rey anlamına gelen
tensip zaptınızda tek doğru olan, “Serbest bırakılmamız halinde benzer
suçları işlemeye devam edeceğimiz“ ile ilgili tespitinizdi.
Bu kez de endişelenmekte haklısınız.
Çünkü ne yaparsanız yapın ne hakikati aramaya devam etmekte, ne de hakikati
bulduğumuzda sahibi olan halka teslim etmekte bir an bile tereddüt
etmeyeceğiz.
Çünkü biz gazeteciyiz.
Devletin, güç odaklarının karanlık yüzünü ortaya koymaktan hiçbir zaman
korkmayan Uğur Mumcu’nun yolumuzu aydınlattığı gazetecileriz.
Savaşın değil, barışın dilini bu ülkede hâkim kılmaya çalışan Musa …
takipçileriyiz.
Güvercin tedirginliğinde yaşarken bile halklar arasında kardeşlik köprüs…
kurmaya çalışan Hrant Dink’in kardeşleriyiz.
Adalet, eşitlik ve özgürlük için atılan tohumların bu topraklarda boy ve…
filizlenmesi için mücadele eden Metin Göktepe’nin yoldaşlarıyız.
Çünkü hem tavrıyla, hem karakteriyle eğilip bükülmeden, dimdik, doğrunu…
hakikatin çizgisinden vazgeçmeden mesleğimizin hakkının verilerek yapılma…
gerektiğine inanan gazetecileriz.
Bu yüzden geçmişte olduğu gibi katletseniz de, şimdi olduğu gibi
hapsetseniz de hakikati söylemeye devam edeceğiz.
Çünkü totaliter rejimlerin sahiplerinin, yargısının ve işbirlikçilerinin
söylediğinin aksine gazetecilik suç değildir.
27 Dec 2017
## AUTOREN
taz. gazete
## TAGS
taz.gazete
Özgürlükler
Kunstfreiheit
taz.gazete
## ARTIKEL ZUM THEMA
Osman Kavala im Gefängnis: Ein System aus Willkür und Unrecht
Seit über einem Jahr sitzt der Istanbuler Philantrop Osman Kavala in Haft.
Aus Deutschland bekommt er viel Unterstützung.
You are viewing proxied material from taz.de. The copyright of proxied material belongs to its original authors. Any comments or complaints in relation to proxied material should be directed to the original authors of the content concerned. Please see the disclaimer for more details.