Introduction
Introduction Statistics Contact Development Disclaimer Help
# taz.de -- AP Türkiye delegasyonu başkanı Lagodinsky: „Elimizde ne havuç…
> Avrupa Parlamentosu Türkiye Delegasyonu'nun Başkanı Sergey Lagodinsky ile
> AB-Türkiye ilişkilerini, Kuzey Suriye nedeniyle gündeme gelen
> yaptırımları ve Avupa'nın otoriter liderler karşısındaki çaresizliği…
> konuştuk.
Bild: Lagodinsky: „Dış politika hakkındaki kararlarda oy birliği ilkesini…
Taz.gazete: Sayın Lagodinsky, Avrupa Birliği’yle Türkiye arasındaki
ilişkileri iki kelimeyle tanımlayacak olsanız, hangi kelimeleri tercih
ederdiniz?
Sergey Lagodinsky: Gayri-stratejik ortaklık. Ortak olduğumuzu biliyoruz ama
stratejik hedefimizin ne olduğunu bilmiyoruz. Bu yolun sonunda üyelik
olacak mı, olmayacak mı? Bunu ne Türkiye toplumu biliyor ne de Türkiyeli
siyasetçiler. Yoksa Kuzey Suriye’ye girmezlerdi. Bu anlamda durumdan her
iki taraf da sorumlu; Avrupa’nın da hatası var.
Geçtiğimiz hafta Avrupa Parlamentosun’da, Avrupa’nın Kuzey Suriye’deki
durum karşısında sorumluluk almayı beceremediğini söylediniz.
Dış politikada ortak hareket etme becerisi geliştiremedik. Bu hususta
başarısız olduğumuz aşikar. Elimizde ne havuç, ne de sopa var. Türkiye
toplumuna olumlu bir perspektif sunamadığımız gibi, “Bu iş böyle gitmez…
dediğimizde kimsenin bizi duymasını da sağlayamıyoruz.
Bu başarısızlık, Avrupa’nın son yıllarda Türkiye’deki sivil topluma …
tutumuyla başlamadı mı?
Türkiye’de aktif olan sivil topluma özellikle de Almanya’dan olumlu
sinyaller gönderdiğimize inanıyorum. Elbette yeterince finansal destek
verip vermediğimiz ya da buraya gelen insanlara yeterince hukuki destek
sunup sunamadığımız tartışılabilir. Fakat durum açık: Demokrasi odaklı
sivil toplumla ilişki kurmak bizim açımızdan çok daha kolay; çünkü o si…
toplumda bir benzerimizi görüyoruz. Sayın Erdoğan olsun, başkası olsun,
diktatörlerle ya da otoriter liderlerle ilişkilerimizdeyse zorluk
yaşıyoruz.
O liderler de, çoğu insan için felaket anlamına gelen durumlar yaratıyor.
Bence bu durum, Avrupalılar olarak bir sonraki uyuşmazlıkta başka türlü
konumlanmamız gerektiği konusunda hepimiz için uyarı niteliğinde. Harekete
geçmeyi, etkin olmayı başarmamız lazım. Şu anda Macaristan’da olduğu g…
göçmenlerden inanılmaz korku duyan bir hükümetin, ne yaparsa yapsın
Erdoğan’ın önüne kırmızı halı sermek istemesi kabul edilemez. Macaris…
hükümetinin uzun süreli bir oyalama taktiğiyle karşı karşıya kaldık ve…
yüzden de Türkiye’ye yaptırımlar konusunda etkisiz bir karar ortaya çık…
Dış politika hakkındaki kararlarda oy birliği ilkesini kaldırmak
zorundayız.
Bu dediğiniz nasıl mümkün olabilir?
Örneğin kurucu anlaşmada (Maastricht) yapılacak bir değişiklikle. Avrupa
Birliği’nin zamanında uluslararası bir anlaşma olarak değerlendirilmesi
yüzünden, birçok önemli karar için oy birliğine ihtiyaç duyulmasını te…
bir sorun olarak görüyoruz.
AB içinde de çeşitli kurumlarda post-demokratik eğilimler yavaş yavaş
güçlenmekte.
Otoriter modeller ve yaklaşımlar yalnızca dışımızda değil. Macaristan�…
Ankara’yla yakınlaşan birinin olması son derece manidar. Moskova ya da
Brezilya gibi başka ülkeler söz konusu olduğunda da küresel ölçekte temel
bir ideolojik çatışma yaşıyoruz. Bir yanda liberal demokrasileriyle
çoğulcu, açık toplumlar var; diğer yandaysa gelenekçi çoğunluklar
tarafından desteklenen ve kitlelerden aldıkları meşruiyet aracılığıyla
belirli şeyleri dayatmaktan kaçınmayan muktedirler. Bu koşullarda da dış
politika söz konusu olduğunda, kim alanda en çok askere sahipse ve gövde
gösterisi yapıyorsa, o karar veriyor.
Peki Alman ve Fransız askerleri sınır bölgesine konuşlandırılmış olsay…
Türkiye Kuzey Suriye’ye girebilir miydi?
Aynı Türkiye’nin iç politikası söz konusu olduğundaki gibi, bu konuda da
kararlı bir tutum almayı ve harekete geçmeyi başarmaya ihtiyacımız var. A…
tabi bunun, ABD’nin izlediği türden neo-muhafazakar bir dış politikaya
kaymasına izin veremeyiz. ABD’nin dış politikasının sonuçlarını Orta
Doğu’nun tamamında görüyoruz, ki Suriye’deki sorun da bunun bir parças…
Evet, hareket yeteneğimizi geliştirmezsek, Avrupa’nın bu küresel ortamda
hayatta kalma şansı yok; ama bu sadece silahlara dayanan bir siyaset
izleyeceğimiz anlamına gelmiyor. Avrupalılar olarak, kendimizi nasıl
hareket yeteneğine sahip bir aktör olarak tahayyül ediyoruz? Bu konuda
hepimizi birleştiren bir tahayyül dahi yok. Askeri güç mü göstermek
istiyoruz, yoksa eşgüdümlü bir dış ticaret politikası ve diplomasi mi?
Nerede askeri müdahaleye, nerede potansiyel çatışmaların önüne geçmeyi
hedefleyen barış odaklı bir politikaya ihtiyacımız olduğuna her durumun
kendi koşulları içinde karar vermemiz gerek.
Çok somut olarak, Suriye’deki mevcut durum hakkındaki fikriniz nedir?
Bir orduya ihtiyaç olup olmadığına emin değilim. Açık ve net biçimde s�…
çekmemiz ve aşılması halinde hedefli yaptırımlar uygulayacağımızı
söylememiz gerekiyordu. Önceden onaylanmış silah sevkiyatlarının Avrupa
çapında iptal edilmesi gerekiyordu. Rusya karşısında çeşitli yöntemleri
denedik ve neyin işe yarayıp neyin yaramadığına dair biraz tecrübe edindi…
Fakat yine de ikili kullanım teknolojileri yönetmeliklerle düzenlenebilir,
belirli oligarklar, belirli karar alıcılar -örneğin, ABD’deki Magnitski
Kanunu örneğinde olduğu gibi, Avrupa Birliği’ne girişlerini yasaklamak ya
da hesaplarını dondurmak suretiyle- cezalandırılabilir. Ancak Türkiye’ye
uygulanacak yaptırımlar söz konusu olduğunda Avrupa Birliği gerekli iradeyi
gösteremiyor.
Gerekli irade mevcut olmadığında ne yapmalı peki?
Kendimizi ve yeterli sayıda aktörü ikna etmek için çabalamalıyız. Avrupa
kendisini olduğundan daha küçük görmemeli. Türkiye’nin en önemli ticar…
ortağı olarak, elimizde çok sayıda koz var. Kararlı bir tutum göstermeliy…
ki karşı taraf bizi ciddiye alsın. Ve inanılırlık da bu tutumun bir
parçası.
Bu söyledikleriniz Erdoğan’ın diline tercüme edildiğinde ortaya şu cüm…
çıkıyor: 'Avrupa ikiyüzlü!’
Bu noktada ikiyüzlülüğün söz konusu olduğunu düşünmüyorum. Beceriksi…
ikiyüzlülük farklı şeyler. Avrupa kararsızdı, hala da öyle. Kusura bakm…
ama başka bir devlet adamının bir dışişleri bakanı hakkında Sayın
Erdoğan'ın seçtiği kelimelerle konuşması düşünülemez bile.
Fakat eşgüdümlü yaptırımlar yerine dişleri çekilmiş bir karar çıktı…
Yaptırımlar ahlaki bir soruyu ve etkililik sorununu doğuruyor. Ülkenin
halkını mı cezalandırmak istiyoruz? Baskı uygulamak istediğimiz onlar mı?
Bu soruya, 'Elbette bu hükümetleri seçen çoğunluklar,’ cevabını verenl…
var. Bense, yaptırımların hedefinde vatandaşların yer almasının, onları
terbiye etmemizin gerektiğini düşünmüyorum. Bunun bir tür sömürgecilik
olduğu fikrindeyim. Bu nedenle, ince eleyip sık dokunmuş ve hedefli
yaptırımları daha doğru buluyorum. Ve bunun önünde, sözünü ettiğim ir…
eksikliği hariç hiçbir engel görmüyorum. Aynısını başka ülkelere kar�…
yaptık zaten.
Avrupa Parlamentosu’nda, Türkiye’yi dizginlememiz gerektiğini söylediniz.
Türkiye, Avrupa Birliği’ne yönelik tutumunda 'Senin gibi bir bostan
korkuluğunu ciddiye almıyoruz,’ gibi bir tavır takındığında bu dediği…
nasıl başarabilirsiniz ki?
Dış politikada ortak hareket becerisi geliştiremedikten sonra, sanki öyle
bir becerimiz varmış gibi yapamayız. Ama hiç değilse elimizdeki kozları
oynamakla tehdit edebiliriz. Ortak bir tehdidi bile beceremiyoruz. Ve bunu
AB yapmıyorsa, eğri oturalım doğru konuşalım, o zaman Federal Almanya
yapmak zorunda. O zaman ihracat kredisi güvencelerini ve önceden onaylanmış
silah sevkiyatlarını iptal etmek zorundayız.
Ya da hatta tartışmalı mülteci anlaşmasını?
Türkiye, tüm Avrupa ülkelerinden daha fazla Suriyeli sığınmacı aldı. Sa…
Ankara’daki hükümet bize uymadığı için, 'Parayı ödemiyoruz,’ diyeme…
Avrupa’nın ödediği paranın, insanları 'güvenli bölgelere’ aktarmak i…
kullanılmasına elbette izin veremeyiz. İnsani ama aynı zamanda da
demografik bir mesele bu. Ayrıca, şimdi Suriye’ye gönderilmelerinin
planlandığı bilinirken, insanları Türkiye’ye göndermemizin kabul edilem…
olduğunu düşünüyorum. Bu, Türkiye’nin artık hukuken güvenli üçünc�…
olmaktan çıktığı anlamına gelir.
Türkiye’de muhalefet, şeffaflık eksikliğinden şikayetçi. TBMM’de tems…
edilen partilerin, AB’nin ödediği paraların nerelere aktarıldığı hakk�…
bilgi alma olanağı yok.
Paranın izini sürmemiz lazım. Nereye aktarıldığı – örneğin bütçe d…
komitemiz tarafından – denetlenebilir olmak zorunda. Bunun dışında ilgili
AB Komisyonu aktarılan paranın nasıl harcandığına dair düzenli raporlar
sunuyor ve benzer şekilde, Avrupa Sayıştayı da bu harcamaları denetleyerek
hazırladığı raporları kamuoyu ile paylaşıyor. Ödediğimiz paranın
birilerinin cebine gitmesi niyetlerimize ters düşer tabii ki. Kuzey
Suriye’de gerçekten çeşitli tesisler inşa edilirse, bunun bizim paramızla
yapılmadığından emin olmamız lazım. Yoksa para göndermenin bir anlamı
kalmaz.
Yakalanan Avrupalı IŞİD üyelerine ne olacağı konusunda fikriniz nedir?
Uluslararası bir mahkeme olasılığına kafa yorulabilir. Ancak o zamana kadar
vatandaşlarımızı geri almaktan başka seçeneğimiz yok. Bir hukuk devleti
olarak, kendi vatandaşlarımızın ülkeye girişini ve onları kendi
mahkemelerimizde yargılamayı reddetmemiz mümkün mü, emin değilim.
Serpilebilecekleri bir ortam yaratarak radikalleşmelerine bizzat katkıda
bulunduk. Onlar, bizim bir parçamız. Daha çirkin olan bir versiyonumuz.
Onyıllarca görmezlikten geldiğimiz, kendi ürünümüz olan teröristler var.
Bununla başa çıkmanın bir yolunu bulmalı, sorumluluktan kaçmamalıyız. Bu
insanları kaybeden biziz, bu durumda onlardan yaptıklarının hesabını
soracak olan da biz olmalıyız.
31 Oct 2019
## AUTOREN
Oliver Kontny
Ali Çelikkan
## TAGS
taz.gazete
Politika
taz.gazete
## ARTIKEL ZUM THEMA
You are viewing proxied material from taz.de. The copyright of proxied material belongs to its original authors. Any comments or complaints in relation to proxied material should be directed to the original authors of the content concerned. Please see the disclaimer for more details.