# taz.de -- Ece Temelkuran ile röportaj: „12 Eylül'de bugünkü deliliğin … | |
> Yazar Ece Temelkuran ile Almanca'ya çevirilen „Devir“ romanı üzerinden | |
> zalimliğin ve mazlumluğun dönemden döneme devredilmesini konuştuk. | |
„Devir – Dilsiz Kuğular Zamanı“ romanının Almanca çevirisinin („St… | |
Schwäne“) ilk tanıtımını Köln'de yapan Ece Temelkuran ile konuştuk. 19… | |
İzmir doğumlu hukukçu, gazeteci ve yazar bu romanında 12 Eylül dönemini | |
farklı sosyal sınıflara ait iki küçük çocuğun gözünden anlatıyor. | |
## taz: “Devir“ romanını neden yazdınız? | |
Ece Temelkuran: Dünün mazlumunun bugünün zalimi olduğunu anlatmak için. | |
Bugün dünyada yaşayan birçok zalim veya güç figürü, mazlumluk söylemle… | |
kullanarak iktidara geldi. Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi. Kitabın Türkçe | |
ismi bu yüzden „Devir.“ Mazlum ve zalim arasında sürekli bir devir var. | |
Mazlumluğu ve zalimliği birbirlerine devrediyorlar. Bu aptallaştırıcı, | |
sinir bozucu, kahredici bir döngü. | |
## Bu döngüde siz kendinizi nerede görüyorsunuz? | |
Ben ne zalim ne de mazlum olmak istedim. Çünkü yazı yazan bir insan zalime | |
de mazluma da aynı mesafeyle bakabilmeli. Onların hikayesini anlayabilmeli | |
ve anlatabilmeli. Ama tanıdığım birçok insan ya politik olarak zalimle, | |
yani iktidarla yan yana durdu, ya da kendi küçük çemberinde, küçük | |
hayatında zalim oldu. Hayat bu iki uçtan daha büyük ve daha zengin bir şey | |
diye düşünmek istiyorum. | |
## Peki neden özellikle 1980 darbesini anlatmak istediniz? | |
1980, zalim olanın zalimliğini unutturduğu bir zaman dilimi. Bu yüzden de | |
modern dünya tarihinin en başarılı darbelerinden biri. Kendi varlığını | |
unutturmuş bir darbe. Birçok insan o döneme dair ya hiçbir şey | |
hatırlamıyor, hatırlamıyormuş gibi yapıyor ya da hatırlamak istemiyor. | |
Halbuki o günlerde bugünkü deliliğin tohumları saklı. | |
## Unutma, unutturma neden bu kadar önemli? | |
Türkiye'nin tarihi unutmak üzerine kurulu bir tarih. Türkiye unutma | |
konusunda o kadar başarılı bir hale geldi ki, iki hafta önce olan olayı | |
unutuyoruz. Bu olayı iktidar bize başka şekilde anlattığında buna | |
inanıyoruz. Bu yüzden tarihin yeniden yazımına ve tarihle ilgili yalanlara | |
çok açığız. | |
## Unutmaya neden çok açığız? | |
Osmanlı'nın son dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu travmalarla | |
dolu. Cumhuriyeti kuranlar haklı sebeplerle tarihi sıfırdan başlatıp „B�… | |
bunları unutuyoruz, şimdi yeni bir hayat başlıyor“ demişler. Bir bakıma | |
hayat devam ediyor demek istenmiş, fakat hayat devam etmiyor. Anadolu'nun | |
coğrafi olarak tarihin başlangıcından beri geçip gidenler için bir köprü | |
olduğundan unutma konusunda çok becerikliyiz. 1980'i unuttuğumuz için biz | |
bugünkü şizofrenik durumla karşı karşıyayız. | |
## 12 Eylül döneminde yaşananlar günümüze devrediyor. | |
Evet, magazin haberlerinden siyasi haberlere kadar 1980 dönemi ile bugün | |
arasında o kadar çok benzerlik var ki, bir şeylerin sürekli tekrarlanmasına | |
tanık oluyoruz. Her kuşakta aklı başında, düzgün, yaratmak isteyen, iyi | |
niyetli, ilerici insanlar yok ediliyor, sürgün ediliyor, işkence ediliyor, | |
yok sayılıyor, öldürülüyor, kaybediliyor. | |
## Günümüzdeki şizofrenik durum derken neyi kastediyorsunuz? | |
Son günlerde yaşanan Avrupa krizinde şunu gözlemledik: Bir dolu çıldırm�… | |
insan Avrupa sokaklarında bir şeyler yaptılar- ne yaptıkları belli değild… | |
Sanki bir histeri krizi geçirildi. Türkiye dışarıdan hep delilerin yaşad�… | |
bir yer olarak göründü. Türkiye'deki akıllı, uluslararası hukukun ve ada… | |
ne olduğunu bilen insanlar susuyorlar. Çünkü öyle büyük bir delilikle, | |
banallıkla karşı karşıyayız ki, bunun karşısında dilsiz olmayı seçen… | |
var. Bu insanları üreten sistem 1980'de inşa edildi. | |
## Toplumu deliliğe sürükleyen en etkili aygıt neydi? | |
1980 döneminde bazı kelimeler yasaklanmaya başlandı. Dil yok edildiği için | |
bugün bu konuşamayan, derdini anlatamayan insanlar var. Bir ülkede dili yok | |
ederseniz tüm düşünce sistemini yok edersiniz. Herkes o dönemdeki | |
ölümlerden, işkencelerden bahsediyor ama daha önemli olan dillin yok | |
edilmesi. Dili yok etmek, düşünme faaliyetini sonlandırmak demektir. | |
## Dile müdahale hâlâ sürüyor… | |
Evet, ‚Osmanlıcalaştırma‘ ile. Özellikle 15 yıldır siyasiler bizim | |
bilmediğimiz bazı Osmanlıca ve Arapça sözcüklerle konuşuyorlar. Aynı | |
zamanda İslami referanslarla konuşarak siyasal ve toplumsal tartışmayı | |
başka bir yere taşıyorlar. Kuran-ı Kerim'den referanslarla, hatta tarikat | |
referanslarıyla seküler insanların katılamayacağı bir konuşma | |
başlatıyorlar. Bunun başlangıcı da 1980'dir. „Direnme“ sözcüğünün… | |
yasaklanması ve 2013'te Gezi ile tekrar ortaya çıkması çok ilginçtir | |
mesela. Kötülük de, iyilik de devrediyor. Eğer 2013'te Gezi olmasaydı, bu | |
romanı yazmazdım. | |
## Romanınızda çokça yer aldığı gibi şiddetin toplumda karşılık bulm… | |
neden kaynaklanıyor? | |
Yığınlar kafa karışıklığını sevmezler, her şeyin tek tip olması onl… | |
huzur verir. Romanda yer alan transseksüel sanatçı Bülent Ersoy, sadece | |
devlet tarafından değil, toplum tarafından da avlanmaya çalışılıyor. Bu… | |
nedeni tek tipleşme. 1970'ler tüm renklerin görünmeye başladığı yıllar… | |
ama sonra 1980 geldi. „Tüm renkleri yasaklıyoruz ve her şeyi griye | |
boyuyoruz“ dediler. Tıpkı 2013'te duvarlara yazılan yazıların gri boya i… | |
silinmesi gibi. | |
## Hikayeyi çocukların gözünden anlatmanızın özel bir nedeni var mı? | |
Çocukların bakışı berrak. Korkuları ile gerçekliği değiştirmiyorlar. | |
Büyüklerse korkuları ile gerçekliği değiştirmeye, kabul edilebilir hale | |
getirmeye çalışıyorlar. | |
## Yani kötülüğe özellikle yetişkinler alışıyor. | |
Gaflet uykusu insanın en sık yaptığı şeydir tarih boyunca. Örneğin Alma… | |
bunu İkinci Dünya Savaşı sırasında yaptı. Başka toplumlar da başka | |
şekillerde yaptı. „Daha kötü olamaz herhalde“ diye beklemek ve daha | |
kötüsünü görünce bir kere daha daha kötüsü olamaz diye beklemek… Şi… | |
Trump konusunda Amerikalılar yapıyor, „Herhalde bir duvar örmeyecektir“ | |
diyorlar. Ama örecek ve senin buna cevabın ne olacak? Eğer „yapmaz“ diye | |
cevap veriyorsan, yönünü kaybetmişsindir. | |
## Kitabınızdaki Sevgi ve Aydın karakterleri kendi konumlarını korumaya | |
çalışan iki karakter. Bu karakterlerin genel olarak Türkiye orta sınıfın… | |
temsil ettiğini söyleyebilir miyiz? | |
Evet, sadece Türkiye'de değil tüm dünyada tipik birer orta sınıf insanı | |
olduklarını söyleyebiliriz. Kendini, çocuğunu korumaya çalışan, bu yüz… | |
hayatı başka türlü yaşamaya başlayan insanlar. Orta sınıf zaten böyle … | |
şeydir. En büyük arzusu güvenliktir ama güvenlik arzusu insana bazen çok … | |
ahlaki olmayan şeyler yaptırabilir. | |
## Türkiye hayati bir süreçten geçiyor. Size göre orta sınıfın bu süre… | |
verdiği tepki ne? | |
Artık Türkiye'de güvenli, politika dışı bir alan kalmadı. Artık kimse k… | |
küçük hayatını koruyamayacak. İnsanlar bunun farkında ve buna göre plan | |
yapıyor; gitmek, ya da kalıp mücadele etmek. İnsanlar bir şey yapmak | |
zorunda olduklarının farkına varıyor. Orta sınıfın rahatını bozacak, | |
güvenlik duygusunu sarsacak bir şey olduğunda zaten ülkelerdeki rejimler | |
değişir. | |
## Alman okuyucu „Devir“ romanından ne beklemeli? | |
Türkiye'den Almanya'ya ilk işçi göçünün ardından, özellikle de 80 dön… | |
büyük bir entellektüel, aydın akını oldu. Şimdi de oluyor. Her şey sade… | |
Türkiye için değil, Almanya için de devrediyor, bu yüzden bu kitabın öne… | |
muhataplarından biri Almanya. | |
## Son olarak „Devir“deki ‚Kuğu‘ neyi temsil ediyor? | |
Güzel ve zarif olan, yaşamamıza yarayan her şeyi temsil ediyor. Güzel olan… | |
yaratmak ve yaşamaktaki inadı ve ihtiyacı… İnsanlar bana „umut var mı�… | |
soruyorlar. Önemli olan umudun olup olmaması değil, çünkü umut yitebilir | |
ama insanın içindeki güzeli yaratma ihtiyacı ve inadı bitmez. | |
31 Mar 2017 | |
## AUTOREN | |
Sibel Schick | |
## TAGS | |
taz.gazete | |
Kültür | |
taz.gazete | |
taz.gazete | |
## ARTIKEL ZUM THEMA |